Onun kalbi atınca benimkini de hareket ettiriyor sanki. Birbirine bağlı iki tekne gibi; halatı kesmek istesem de, onu kesebilecek bir bıçak yok hiçbir yerde.
Belirsizlik denilen şey sonuçta iki uç nokta arasındaki boşluğu kucaklamak değil miydi zaten?
Ses tonunda, duyabildiğim kadarıyla duygudan eser yoktu. Sanki telgraf için yazılmış bir metni okuyor gibiydi. Sözcükler art arda, duraklamaksızın çıkıyordu ağzından. Sade bir duyuru. Süsten yoksun gerçeklik. Nokta.
Bir gün aniden sen de kadınsız erkeklerden olacaksın.o gün en ufak bir uyarı, küçücük bir ipucu vermeden; önsezi olarak hissettirmeden ya da içine doğmadan; kapını çalmadan, öksürerek haber vermeden; hiç beklemediğin bir anda seni bulacak. Bir köseyi döndüğünde, aslında çoktan oraya varmış olduğunu anlayacaksın. Ama geriye dönmek mümkün olmayacak. O köşeyi bir kez dönünce, orası artık senin için mümkün olan tek dünya olacak. O dünyada sen kadınsız erkeklerden biri olarak anılacaksın, hep bu soğuk çoğul eki ile.
Bir kez kadınsız erkeklerden biri olunca, o yalnızlığın rengi tüm tenine derinden işler. Açık renk kilimin üzerine dökülen kırmızı şarap lekesi gibi. Sen ne kadar donanımlı, ev işleri bilgisine sahip olursan ol, o lekeyi çıkarmak çok zahmetli bir iştir.Kilimin rengi zamanla biraz atsa da leke, muhtemelen sen son nefesini verinceye değin orada olduğu gibi duracaktır. O bir leke olarak özellik kazanacak, bazen bir leke olarak toplumsal ifade hakkıma bile sahip olacaktır. Sen tenine işleyen rengin hafiften solmasıyla birlikte onun belirsiz sınırlarıyla yaşamaya devam edersin.
Ve bir zaman geliyor, bir kadını yitirmek tüm kadınları yitirmek anlamına geliyor.
Görünüş sizi aldatmasın. Gerçek daima tektir.
Tek bir kütle, tek bir zamanda, ancak tek bir yerde olabilirdi.
Gerçek daima soğuk ve ebediyen yalnız başınadır.
Buraya bağlanmış kalmışsınız, hiçbir yere gidemezsiniz. Ne ilerleyebilir, ne geri gidebilirsiniz. Ancak, ben öyle değilim. Yapmam gereken bir iş var. Yerine getirmem gereken bir görev. O yüzden, izninizle ben ilerleyeceğim.
Jostein Gaarder
Cesare Pavese
Beşir Ayvazoğlu
Soner Yalçın
Italo Svevo
Katharine Burdekin
John Fante
Feridun Andaç
Berna Moran
Anton Çehov