- Ben senin ismini Tarçın kokulu akide şekeri gibi Tutuyorum ağzımda, damağımda, ruhumda... Kaygılarını biliyorum, yalnızlıklarını, kırgınlıklarını ve hırslarını da. Kalbinin ritmini duyuyorum; yanında olmasam, elini tutmasam da. Ruhunun en çirkef, suretinin en çirkin, zihninin en çiğ hallerini biliyorum; hiçbirini gözlerimle görmemiş olsam da. Ne bir mükafat verdin bana ne bir ceza. Ama cennetini de biliyorum, cehennemini de...
- "Ben senin ismini tarçın kokulu akide şekeri gibi tutuyorum ağzımda, damağımda, ruhumda."
- Neden hepiniz aşkımı itiraf etmemi istiyorsunuz? Sevgililerimizi onlara duyduğumuz hisler konusunda ille de bilgilendirmeli miyiz? Bunu ilan etmek, karşılığında bir şey istediğim manasına gelmiyor mu? Her aşk ilanı bir bencillik bildirgesi değil midir?Ama bu telaş neden ? Görüntüler, arkalarındaki gerçeği görmemizi engellemekten başka ne işe yarar? Ben kendimden o kadar da emin olmadığım halde neden hepiniz benim için uğraşıyorsunuz? ben kimim, ne istiyorum, illa ki istemek zorunda mıyım... birini, bir şeyi... illa ki olmak zorunda mıyım... birisi, birşey ? Belki aşk sevgiliyi kazanma değil, kendini ona kaybettirme gerektirir. Kendini kaybettiğinde ve ego kuleni yıktığında karşılığında sevilmişsin sevilmemişsin ne fark eder.
- Özür dilemek de bir bağımlılık olabilir, yerli yersiz durmadan etrafındakilere "kusura bakmayın" dedikçe, bakılacak kusurları artar insanın.
- Bir insanı haftada yedi gün, günde yirmi dört saat aynı şekilde, hiçbir iniş çıkış yaşamadan sevmek mümkün mü? Hele seneler boyu... Mümkün değilse şayet neden bu kadar zorlanıyoruz sevdiğimiz insanları, sevmediğimiz anlar hatta günler olduğunu kabul etmekte.Keşke söyleyebilsek dürüstçe: ''Seni seviyorum ama şu anda değil.Seni görmek istiyorum ama bugün değil.''
- Endişe ediyorum, evet, ''iyi de onlar...'' diye başlayan ve sarpa saran cümlelerden.Hep ama hep kabahati öteki tarafa mal etmemizden ve ilk adımın oradan gelmesini beklerken bir çıkmaz sokakta sıkışıp kalma ihtimalimizden.
- "Aşk"ın hiç bir sıfata ve tamlamaya ihtiyacı yoktur.
Başlı başına bir dünyadır aşk.
Ya tam ortasındasındır, merkezinde,
Yada dışındasındır, hasretinde... - En sahici dostluklar ortak varlıklar üzerine değil, ortak yoksunluklar üzerine kurulanlardır.
- Kâtreyiz âlemde, lâkin unutma ki tek bir nokta tekmil sırlarını içinde barındırır kâinatın.
- Yağmur da hüzün gibi bir şey galiba: İlk başta, aman bana ilişmesin diye didinir sakınırsın, emniyette ve kuru kalmak için elinden geleni yaparsın, ama baktın olmuyor, baktın ki yağıyor üzerine dört bir koldan, ta dibine kadar gark olursun ve bir kez bu kadar battın mı, ha bir damla eksik ha bir damla fazla ne fark eder. Yağmur da hüzün gibi bir şey, yakalandın mı bir kez, azı çoğu yok artık. Olsa olsa "kuru kalabilenler" ve "sağanaktan nasibini alanlar "var.