- ?Düşüncem büyük bir serseri anlaşılan,? deyiverdi kendi kendine, ?öyle ya, bu kadar yakınımda bulunanı aramak için o kadar uzaklara gidiyor. Haz ve mutluluk, karşımıza çıkan ilk handadır, haz alanında çok verimli olan rastlantı hanında. İyi bir ateş, parlak çiniler, iyi kötü bir çorba, sert bir şarap, biraz sert, ama serin çarşaflı, çok geniş bir yatak; bundan iyisi olur mu??
- Anlaşmak böylesine güçtür işte, düşünceler böylesine birleşmez şeylerdir, sevgili meleğim, sevişenler arasında bile!
- Gerçek bir bolluk ülkesi, diyorum sana, her şeyin güzel bir bilinç gibi, çok güzel bir mutfak gibi, görkemli bir kuyumcu işi gibi, alacalı bir mücevher gibi zengin, temiz, parlak olduğu bir ülke! Dünyanın gömüleri oraya akar, tüm dünyada bunu hak etmiş, çalışkan bir adamın evine akar gibi. Sanatın Doğa?dan üstün olması gibi, tüm ülkelerden üstün, eşsiz bir ülke. Sanat Doğa?yı yeniden, düşle düzenler, düzeltir, güzelleştirir, yeniden döker ya, orası da öyledir işte.
- Hep sarhoş olmalı. Her şey bunda: tek sorun bu. Omuzlarınızı ezen, sizi toprağa doğru çeken Zaman?ın korkunç ağırlığını duymamak için durmamacasına sarhoş olmalısınız. Ama neyle? Şarapla, şiirle ya da erdemle, nasıl isterseniz. Ama sarhoş olun.
- Ve bazı bazı, bir sarayın basamakları, bir hendeğin yeşil otları üstünde, odanızın donuk yalnızlığı içinde, sarhoşluğunuz azalmış ya da büsbütün geçmiş bir durumda uyanırsanız, sorun, yele, dalgaya, yıldıza, kuşa, saate sorun, her kaçan şeye, inleyen, yuvarlanan, şakıyan, konuşan her şeye sorun, ?Saat kaç?? deyin; yel, dalga, yıldız, kuş, saat hemen verecektir yanıtı size: ?Sarhoş olma saatidir! Zamanın inim inim inletilen köleleri olmamak için sarhoş olun durmamacasına! Şarapla, şiirle ya da erdemle, nasıl isterseniz.?
- Bu yaşam her hastası yatak değiştirme saplantısına kapılmış bir hastanedir. Kimi soba karşısında çekmek ister acısını, kimi pencere yanında iyileşeceğine inanır. Bana da hep bulunmadığım yerde rahat ederim gibi gelir, ruhumla durmadan tartıştığım bir sorundur bu göç sorunu.
- "Dışarıdan, açık bir pencereden içeriye bakan kişi, kapalı bir pencereye bakanın gördüğü kadarını göremez hiçbir zaman. Bir mumla aydınlanmış bir pencereden daha derin, daha anlaşılmaz, daha verimli, daha karanlık, daha göz kamaştırıcı nesne yoktur. Güneş altında görülen, bir cam ardında olup biten kadar ilginç değildir hiçbir zaman. Bu karanlık ya da ışıklı delikte yaşam yaşar, yaşam düşe dalar, yaşam acı çeker."
- Biri var ki en çirkin, en kötü ve en murdar! Büyük çığlıklar atıp büyüklenmese bile, Toprağı bir enkaza dönüştürür isterse Ve bir esneyişiyle bütün dünyayı yutar; Can sıkıntısıdır bu! - gözü hep yaşla dolu, Darağaçları düşler çubuğunu içerken. Bu nazik canavarı çok iyi tanırsın sen, - Kardeşim, - benzer?im - ikiyüzlü okuyucu!
- Ey acı! Ey acılar! Zaman hayatı yiyor, Ve yüreği kemiren göze görünmez Düşman Yitirdiğimiz kanla büyüyüp güçleniyor!
- Öfkeye, kine düşmeden Vuracağım, kasap gibi, Musa ve kaya misali, Fışkıracağım gözünden, Su versin diye Sahrâ?ma, Acıların özsuyunu. Benim arzum umut oldu Senin tuzlu gözyaşında Yelken açacak bir gemi, Ve tatlı hıçkırman bir de Sarhoş ederek kalbimde Gümleyerek davul gibi! Çatlak ses değil miyim ben O tanrısal senfonide, Doymak bilmez İroni?yle Beni saran ve kemiren? Odur sesimde yaygara! Odur kanım, kara zehir! Tekinsiz aynayım, görür Cadaloz kendini orda! Hem bıçağım hem de yara! Hem yanağım hem de tokat! Hem kurbanım hem de cellat! Ezen ve ezilen çarkta! Kalbimin vampiriyim ben, - Büyük yalnızlardan biri, Sonsuz gülmeye hükümlü, Artık gülümseyemeyen!