Ve gece yağan yağmur hep ürkütürdü beni. Yağmur değil yalnızlığımdı pencereleri damla damla yalayan, yıllarımı dolduran sensizlikti..
Ne hissedersem, ne hissedeceksem, hayatımda ne varsa, her şeyi yazmaya başladım? Yazmak, acılardan, aşklardan, yitirişlerden, itilip kakılmalardan kurtulmanın en geçerli yolu oldu benim için..
Kendimi tanıyamaz olmuştum. Hangisi bendim? İçimdeki, o güzelliğiyle dünyayı elde etmeye kışkırtılmış, karanlık ve ilgi tutsağı kadın mıydım; yoksa uğruna hayatından vazgeçmeye hazır olduğu aşkına mahkûm, ezilmiş, kapılarda bırakılmış, verdiği güven ve taşıdığı masumiyetle sana cazip gelmeyen, o sevdalı kadın mı? İkisi de olmak istemiyordum. Ama ikisinden de vazgeçemiyordum. Sanki biri olmazsa, diğeri yıkılacak gibiydi. Birbirinden nefret eden ve birbirinin varlığına tahammül edemeyen bu iki benlikle yalnız kaldığımda çıldıracak gibi oluyor, ağır ağır ruhumu öldürüyordum. Artık yalnız kalmak dayanılmaz olmuştu benim için
Uykunda ağlıyorsun, uykunda öpüyorum seni; korkmadan ağlıyorum seninle. Senin için bir şey yapamayışıma, seni bu dünyada yapayalnız, kimsesiz bırakışıma ağlıyorum.
Asla çözemediğim kurallarıyla beni hep dışına sürükleyen hayata yeniden tutunmaya çalıştığım tek yerin size duyduğum bu derin aşk olduğunu bilmediniz hiç..
Bitmiyor bu hayat, ve sonu gelmiyor bu sonsuzluk acısının, sonu gelmiyor insan acısının... Yoksa ben istermiydim öykülerde saklanarak yaşamak... Sonsuzluğu senin o kısacık ömrüne çevirmek istemez miydim... Öyküler denizin en dibinde saklanmak ister miydim... Ama ne zaman soluk almak için çıksam, bitmiyor, bitmiyor bu hayat... Yoksa bu karanlık sonsuzluğu senin o kısacık ömrünle değiştirmek istemez miydim... CEZMİ ERSÖZ
Ne hissedersem, ne hissedeceksem, hayatımda ne varsa, her şeyi yazmaya başladım? Yazmak, acılardan, aşklardan, yitirişlerden, itilip kakılmalardan kurtulmanın en geçerli yolu oldu benim için..
''Çünkü kurallarını asla öğrenemediğim bu dünyada kimin özgürlüğünü savunsam benim ölmemi istedi.''
Bu mevsimde insan, aslında ne denli mutlu olabilecekken o denli mutsuz olduğunu anlıyor. Öyle bir mevsim ki sevinirken bile, insanın içi acıyor. Öyle bir mevsim ki umuda koşarken bile, gecikmişliğini daha çok hatırlıyor insan. Arzularını arzuladıkça, içindeki boşluğun büyüklüğünü anlıyor. Kendisini hatırladıkça, kendisinin ne denli kaybolduğunu hissediyor...
Islak ve karanlık sokaklara vuran o kirli lambaların ışığını bile kaderimize gülümseyen bir güneş gibi hissederdik...
Richard Brautigan
Simone de Beauvoir
Orhan Pamuk
Doğan Yurdakul
Susanna Tamaro
Dido Sotiriyu (Dido Sotiriu)
Ingeborg Bachmann
Patti Smith
Bobby Henderson
Halil Cibran