İnsanların kişiliklerinin ortaya cıktıgı üc yer vardır derler.Yolculuk icki masası kumar.
Yeterince sevmen için zaman gerekir. Begenmek kolay sevmek zordur cünkü. İz bırakacak şeylerin yaşanmasını bekler sevmek.
?Seni tanıyamıyorum artık derken ne kadar da haklıydın. Ben de seni sevdikten sonra kendime hiç rastlamadım.
Kim bilir belki bu kadar sevmezdik birbirimizi Uzaktan seyretmeseydik ruhunu birbirimizin. Kim bilir felek ayırmasaydı bizi birbirimizden Belki bu kadar yakın olamazdık birbirimize.
Uzun süre kafes içinde yaşamını sürdürmüş, minik bir kuş... Kanatları işlevini yitirmiş. Ve... kafesin kapısı açılıveriyor. Kuş ürkek, kuş şaşkın... Değil uçmak , titreyen ayaklarıyla yürüyemiyor bile. Ama özgürlük, onun kanında var. Çarçabuk yeniyor ürkekliğini. ÖZLEDİĞİ SONSUZLUĞA KANAT ÇIRPMAYA BAŞLIYOR.
Gönül ağzına kadar dolu. Sen diyorum İstanbul geliyor aklıma. İstanbul diyorum sen. Sen şehrim kadar güzelsin. Şehrim senin kadar acılı.
Kızıl saçlıymış piraye. Kendimi, keşke ben de kızıl saçlı olsaydım, diye hayıflanırken yakaladım kaç kez.
En acısı da ne biliyor musun? "Aslında sana hiç sahip olamadığımı, seni kaybettiğimde anlamış olmam."
Mesela sen şimdi gelip bana ?Seni seviyorum? desen, üşenmeden bir yaşıma daha girerim?
"Evet" 'le "Hayır" arasında ılımlı bir yol bulamaz mıydın? Neden "Belki" 'yi aklına aklına getirmedin. Oysa "Belki" daha sonraki "Keşke" 'lerin önüne geçebilecek sihirli bir kelime olabilirdi...
Orhan Duru
Sinan Yağmur
Özdemir Asaf
Mustafa Kemal Atatürk
Emin Çölaşan
Arif Nihat Asya
J. K. Rowling
Stefan Zweig
Çetin Altan
Jean-Christophe Grangé