- En iyi sevgi, insanın eski mutsuzluklarından kaçmak için değil de, yeni mutluluklara kavuşmak umuduyla beslediği sevgidir.
- İnsanın yapısı bugünün koşulları dışında incelenince açıkça görülür ki, annelik ve babalık duygusu psikolojik olarak mutlulukların en büyüğünü ve süreklisini verebilir.
- Yemeğini kendisi yiyebilecek olan bir çocuğa siz yediriyorsanız, bu yardımınız size, çocuğa iyilik yapıyormuşsunuz gibi görünse de, aslında egemen olma isteğiyle hareket ediyorsunuz demektir.
- Bugünkü haliyle uygar insanoğlu nefrete dostluktan daha fazla eğilimlidir. Nefrete eğilimlidir, çünkü yaşamından hoşnut değildir, çünkü yaşamın anlamını yitirdiğini, dünya nimetlerinin tadını başkalarının çıkardığını kendisinin birçoğundan yararlanamadığını hissetmektedir.
- Her görüşüne katılmıyorum aslında Russell felsefi bakışıyla taban tabana zıtım ders dışında verseler belki okumazdım. Okuyunca da pişman oldum diyemem çünkü kendisi iğneleyici yazılarla kitabını okutturuyor.
- Çekilenlerden bazıları aslında iktidar aşkından yoksun değil, iktidara bilinen yollardan ulaşma yeteneğinden yoksundur.
- Eli altında sınırsız mekanik güç bulunduran insan, eğer kontrol edilmezse kendini bir tanrı ? Hristiyanların Sevgi Tanrısı değil, putperestlerin Tor?u, Vulkan?ı ? gibi hissedebilir.
- Daha yüzyıl öncesine dek attan hızlı yolculuk edebilen şey yoktu. Bir haydut başka bir kente kaçtığı zaman, işlediği suçun haberinden önce o kente varabilirdi. Zamanımızda ise, haber daha hızlı gittiğinden, kaçmak zorlaşmıştır.
- Çeşitli görüş açılarını yansıtan çeşitli gazeteler olacağına, her sayfası başka bir partiye ayrılmış bir tek gazete olması belki daha bile iyidir. Böylelikle bütün okurların, bütün görüşler hakkında bilgi sahibi olmaları olanağı sağlanır ki, bu da bu okurları, bir gazetede kendi görüşlerine aykırı hiçbir şey görmeyen okurlardan daha yansız kılar.
- büyük bölümünün bazı rasyonel temellere dayandığını; arzunun ise yalnız arada bir işi karıştırdığını varsaymak alışkanlık haline gelmiştir. Bunun tam karşıtı gerçeğe daha yakın olsa gerek. Günlük yaşamla ilgili inançlarımızın büyük bir bölümü arzularımızın şekilleşmesinden ibarettir; ancak orada burada bazı izole noktalarda, gerçeğin sert darbesiyle doğru yola yöneltilirler. İnsan genelde bir düş aleminde yaşar; dış dünyadan gelen aşırı zorlayıcı bir etkiyle bir an için uyanır; ancak çok geçmeden düş aleminin tatlı uykusuna yeniden dalar. Freud geceleri gördüğümüz düşlerin, büyük ölçüde, arzularımızın görüntü şeklinde gerçekleşmesi olduğunu göstermiş;