- " ihlas, insan olgunluğunun en yüce derecesini ifade eden en derin sözcüktür."
- "Evet, sen Kur'an diyorsun, ama hangi Kur'an? Cehaletin elinde teberrük edilip kutsanan bir nesne olan Kur'an mı? Cinayetin mızraklarının ucundaki Kur'an mı? Yoksa çeyrek yüzyıldan daha az bir sürede, çölün dağınık ve düşman kabilelerini birleştirerek, dünyanın egemen güçlerini (Bizans, Sasani) çökerten, insanlığın kaderini ele geçiren, toplumcu yapısıyla, insanlık tarihinde yepyeni bir medeniyet ve kültür meydana getiren bir kitap olarak mı Kur'an? Daha çok hayata, bilgiye, izzet, kemal ve cihada yönelik! Yaklaşık yetmiş suresinin adını insanı ilgilendiren konulardan alan bu kitap; yaklaşık otuz süresinin adını maddi fenomenlerden alırken, yalnızca iki süresinin adını ibadetlerden alan bir kitap! Bu kitap "dostunun cehaleti" ve "düşmanının hilesiyle" yaprakları açıldığı günden beri, yaprakları masraflı olmaya başladı. "Metni" terk edilip "cildi" revaç bulduğundan beri adı "okumak" anlamına gelen bu kitap, okunmaz oldu. Kutsama, teberrük ve mal kazanma işleri gördü. Toplumsal, ruhsal ve düşünsel mesele ve dertlerin cevabı bu kitapta aranmadığından beri, onda soğuk algınlığı, romatizma türünden bedensel hastalıkların şifası aranır oldu. Uyanıkken terk edip, yatarken başlarının üstüne asarak uyuduklarından beri, görüyorsun ki ölülerin hizmetine sunulmakta, ölüp gitmişlerin ruhlarına ithaf edilmekte ve sesi yalnızca mezarlıklardan duyulmaktadır..." (Anne Baba, Biz Suçluyuz, Ali Şeriati)
- "...Senin İsmail'in kimdir? Veya nedir? Makamın mı? Mevkin mi? Statün mü? Mesleğin mi? Paran mı? Evin mi? Bağın mı? Otomobilin mi? Ma'şukun mu? Ailen mi? İlmin mi? Rütben mi? Sanat ve maharetin mi? Ruhaniyetin mi? Alimliğin mi? Elbisen mi? Adın mı? Namın mı? Şöhretin mi? Canın mı? Ruhun mu? gençliğin mi? Güzelliğin mi? Ben nereden bileyim? Bunu sen kendin bilirsin. Her ne ve kim ise onu sen kendin minaya getirmeli ve Kurban için seçmelisin. Ben sadece onun alametlerini sana söyleyebilirim. Seni iman yolunda zayıflatan, gitmekte olan seni kalmaya çağıran, seni sorumluluk yolunda şüpheye düşüren, seni kendine bağlayan ve alıkoyan, gönül bağlılığı,mesaj işitmene, hakikati itiraf etmene izin vermeyen, seni firara çağıran, seni maslahatçı izah ve yorumlara sürükleyen ve aşkı,seni kör eden her şey.. İbrahimsin! Ve İsmailî zaafın seni İblis'in oyuncağı haline getirebilir. Hayatında şeref, saygınlık, iftihar ve faziletin doruklarında bir tek şey vardır ki onu elde etmek için zirveden inebilir onu kaybetmemek için bütün İbrahimi kazanımlarını yitirebilirsin: O İsmailindir. İsmailinin bir şahıs veya başka bir şey olması mümkündür; bir durum bir konum, bir zaaf noktası olması imkan dahilindedir.. Ey Hakk'a teslim olan Allah'ın kulu! Hakikatin senden istediği şey, işte budur. Budur imanın daveti, risaletin mesajı. Bu senin sorumluluğundur, ey sorumlu insan! Ey İsmail'in babası! İsmail'ini öldür! Kendi ellerinle kurban et!" (Dine Karşı Din / Ali Şeriati)
- "Şirk dininin kaynağı, ekonomidir. Tevhid dininin temeli ise, inkılabî yapısı, hâliyle eğitimdir.." Dine Karşı Din?, Ali Şeriati
- "-Evinde yiyecek bir s?ey olmadığı halde, kılıcına sarılmayana şaşarım!" Avrupa'da bazen bu so?zu? so?ylerdim ancak kimin so?yledig?ini belirtmezdim. O zaman bazıları bu so?zu?n Proudhon'a ait oldug?unu sanırdı. Zira Proudhon, herkesten daha keskin ve sert konus?ur. Dedim ki Proudhon halt etmis?, bu derece sert bir so?zu? so?ylemek onun ne haddine! Ya da bu so?zu?n Dostoyevski'ye ait olabileceg?ini sanırlar. Oysa Dostoyevski s?o?yle demekteydi: "Eg?er bir yerde biri o?ldu?ru?lu?yorsa, o olayda parmag?ı olmayan kimseler de o suc?a ortaktır." Nitekim dog?ru so?ylu?yor. Ancak Ebuzer'in dedig?ine bakın: "Evinde yiyecek bir s?ey olmadıg?ı halde, kılıcını c?ekip de insanlara saldırmayan kimseye s?as?arım!" Burada konus?an bir dindar deg?il, dindir aslında. İşin gerc?eg?i Ebuzer, dinin insan s?ekline bu?ru?nmu?s? halidir, bas?ka bir s?ey deg?il. C?es?itli ideolojilerin etkisinde kalmamıs?tır. Bu?yu?k Fransız inkılabından sonraya ait deg?ildir, aksine Ğifar Kabilesi'ne mensup bir kis?idir. "Evinde yiyecek bir s?ey olmadığı halde, kılıcını c?ekip de insanlara saldırmayan kimseye s?as?arım!" Ebuzer sadece fakirlig?ine sebep olana ve onu so?mu?ren kimseye ve kesime kılıc? c?ekmekten so?z etmiyor. Aksine halka kılıc? c?ekmekten so?z ediyor. Neden? Zira bo?yle bir toplumda yas?ayan herkes, so?mu?renlerden deg?ilse dahi, fakirlig?in oldug?u bir toplumda yas?adıg?ı ve buna mu?dahale etmedig?i ic?in, o da fakirlig?imin ve ac?lıg?ımın sorumlusudur. Peki, ne kadar sorumludur? Bir so?mu?rgeci ve bir du?s?man kadar. (Dine Karşı Din, Ali Şeriati)
- "Her yerde olan fakirlik açlık ya da açıklık değildir. Fakirlik para ve altına sahip olamama da değildir. Fakirlik, sahafta satılmamış bir kitabın üzerindeki tozdur. Fakirlik, kağıt imha makinasında, gazete parçalayan bir bıçaktır. Fakirlik, arabanın camından dışarıya atılmış muz kabuğudur. Fakirlik yemeksiz geçirilen bir gece değildir, fakirlik ?düşünmeden? geçirilen bir gecedir." (Ali Şeriati)
- "-Bizim inancımızda ve tarih felsefesinde Adem'den peygamberimize ve ondan sonra da insanlık tarihinin son anına kadar tag?uta kullug?a kars?ı, bu?tu?n alemlerin tek sahibi olan, insani deg?erleri, tarihin hedefini ve bes?eri hayatı tayin edici tek mabuda kulluk vardır. Yani insanı, bu yu?ce vahye, hilkatin bu muazzam yoluna ve yaratılışın en bu?yu?k ve nihai hedefi olan Allah'a teslim olmaya. Yalnızca bu nizama, bu hedefe teslim olmaya c?ag?ıran harekete kars?ı tag?uta kulluk edenler, bu hedefe kars?ı isyana c?ag?ırmakta ve adı İslâm (bu?tu?n hak dinlerin ortak adı) olan bu davete kars?ı durmaktadır.." (?Ali Şeriati?, Dine Karşı Din?)
- -Hiç olmazsa, Kur'an'ın şu hükmünü göz önünde bulundurmalısınız: ''Herkes yaptıklarına karşılık rehindir.''
- ...Bir muvahhit olarak ben inanıyorum ki "Güç ve kuvvet ancak Allah'tandır." Bu bir şiardır. Benim için şiardır. Yani? Yani şu ana kadar korktuğumuz güçlerden artık korkmuyoruz. Benim için çalışmaları amacıyla tamah ettiğim, yapıştığım, dalkavukluk yaptığım, onu bunu gördüğüm, telefon edip not aldığım tanışmak istediğim imkânlar ve güçlerden artık vazgeçiyorum, çünkü saçmalıktır. Kim hangi güce sahip olduğunu söylüyorsa yalandır. Tevhit dünyagörüşümde hiç kimsenin kudreti yoktur. Tevhit dünyagörüşümde hiç kimse güce sahip değildir, hiç kimse birisinin yazgısına müdahale edemez, hiç kimse bir başkasının hayatını, bir başkasının rızkını, bir başkasının geleceğini elinde tutamaz. Bir elden fazlası yoktur, evrende işleri çekip çeviren bir taneden fazla değildir. Evet, bu itikat, yalnızca felsefi bir inanç değildir, aynı zamanda pratiğide olan bir itikattır. Bu inanç siyasi cephemi, toplumsal cephemi, ahlakî cephemi, sınıfsal cephemi, hepsini somutlaştırır. ... Hiçbir ırkın diğer ırka üstünlüğü olmayacaktır. Irk üstünlüğü yok edilir, tahayyül (dönüşümü) olur. Cephem ırk karşıtı bir cephe olarak somutlaşır. Yani onun zorunluluğu (içinden bir parça) haline gelir. Yani muvahhit kesin olarak "anti rasist"tir, bir anti faşisttir, somut cephedir.
- Sizi rahatsız etmeye geldim!