-Evinde yiyecek bir s?ey olmadığı halde, kılıcına sarılmayana şaşarım! Avrupa'da bazen bu so?zu? so?ylerdim ancak kimin so?yledig?ini belirtmezdim. O zaman bazıları bu so?zu?n Proudhon'a ait oldug?unu sanırdı. Zira Proudhon, herkesten daha keskin ve sert konus?ur. Dedim ki Proudhon halt etmis?, bu derece sert bir so?zu? so?ylemek onun ne haddine! Ya da bu so?zu?n Dostoyevski'ye ait olabileceg?ini sanırlar. Oysa Dostoyevski s?o?yle demekteydi: Eg?er bir yerde biri o?ldu?ru?lu?yorsa, o olayda parmag?ı olmayan kimseler de o suc?a ortaktır. Nitekim dog?ru so?ylu?yor. Ancak Ebuzer'in dedig?ine bakın: Evinde yiyecek bir s?ey olmadıg?ı halde, kılıcını c?ekip de insanlara saldırmayan kimseye s?as?arım! Burada konus?an bir dindar deg?il, dindir aslında. İşin gerc?eg?i Ebuzer, dinin insan s?ekline bu?ru?nmu?s? halidir, bas?ka bir s?ey deg?il. C?es?itli ideolojilerin etkisinde kalmamıs?tır. Bu?yu?k Fransız inkılabından sonraya ait deg?ildir, aksine Ğifar Kabilesi'ne mensup bir kis?idir. Evinde yiyecek bir s?ey olmadığı halde, kılıcını c?ekip de insanlara saldırmayan kimseye s?as?arım! Ebuzer sadece fakirlig?ine sebep olana ve onu so?mu?ren kimseye ve kesime kılıc? c?ekmekten so?z etmiyor. Aksine halka kılıc? c?ekmekten so?z ediyor. Neden? Zira bo?yle bir toplumda yas?ayan herkes, so?mu?renlerden deg?ilse dahi, fakirlig?in oldug?u bir toplumda yas?adıg?ı ve buna mu?dahale etmedig?i ic?in, o da fakirlig?imin ve ac?lıg?ımın sorumlusudur. Peki, ne kadar sorumludur? Bir so?mu?rgeci ve bir du?s?man kadar. (Dine Karşı Din, Ali Şeriati)
Diğer Ali Şeriati Sözleri ve Alıntıları
- Ya parolalar? Liberalizm! Yani duygusuzluk. Demokrasi! Yani "senin nasibini zaten ayırmış olanları seçmek!" Hayat mı? Maddi varoluş.
Ahlakiyat mı? Fırsat kollayıcılık(opportünizm) ve bencillik. Hedef?
Tüketim. Hayat felsefesi? Doğal iştahları doyurmak. Son hedef? Zevk ve eğlence içinde bir hayat. İnanç, ideal, aşk? Varlığın anlamı? Onları da unutuver canım! - (Ali için ) "Toplumsal güç elinde değil iken sükut eden ve güce kavuşunca muhafazakarlaşmayıp aksine devrimcileşen tek insandır"
- " İnsanın eşyadan daha fazla faydalanmasını sağlamak bilimin tek amacı olamaz"
- Ya parolalar? Liberalizm! Yani duygusuzluk. Demokrasi! Yani "senin nasibini zaten ayırmış olanları seçmek!" Hayat mı? Maddi varoluş.
Ahlakiyat mı? Fırsat kollayıcılık(opportünizm) ve bencillik. Hedef?
Tüketim. Hayat felsefesi? Doğal iştahları doyurmak. Son hedef? Zevk ve eğlence içinde bir hayat. İnanç, ideal, aşk? Varlığın anlamı? Onları da unutuver canım! - (Ali için ) "Toplumsal güç elinde değil iken sükut eden ve güce kavuşunca muhafazakarlaşmayıp aksine devrimcileşen tek insandır"
- " İnsanın eşyadan daha fazla faydalanmasını sağlamak bilimin tek amacı olamaz"
- Tarih boyunca başkaları gelip ekmeğini talan etsin diye,açın açlığını hakim kılmak için kurulan,fakirliği üreten ve onun bekçiliğini yapan bir din hakkındaki yargılarımız hiç şüphesiz doğrudur. Ancak nasıl olur da Ebuzer'i yetiştiren din hakkında da aynı şeyi düşünürüz? Ebuzer, İslam'ın o tertemiz, parlak ve mükemmel çehresi; Paygamber'in yetiştirdiği şahsiyet, hiçbir şeyi olmayan Ebuzer. Sahip olduğu her şey bu fabrikanın,bu kitabın ve bu öğretinin ürünüydü. İşte bu dinin inşa ettiği bu kişi şöyle der: ''Evinde yiyecek bir şey olmadığı halde, kılıcını çekip de insanlara saldırmayan kimseye şaşarım!''
- "İrfanî metinlerimiz, ?İslamî ibadet' adıyla elimizde bulunan şekillerle birlikte, toplu olarak bilinçli bir şekilde bize öyle bir egzersiz bağışlıyor ki, bu egzersiz ruhumuzu her günkü yaşam bataklığına düşmekten, tüketim-perestlikten, lüks-perestlik ve alçak rekabetler içerisinde hapsolmaktan kurtarır... Victor Hugo ne diyor: ?Sonsuz küçük, sonsuz büyük karşısında yer alıyor.' Nerede? Namazda!"
- "İbadetten maksat, insanla Allah arasında sürekli devam eden varlıksal birleşme ve bağlılıktır. Allah, anlam, güzellik, hedef, amaç, iman ve bütün insani değerlerimizin kaynağıdır. Onsuz her şey boş, anlamsız, saçma, zelil bir bataklığa düşer. Bugün ibadetin rolü dün ve evvelki günden daha çoktur."
- "Peygamber Mescidi'nin beş-altı kapısı var. İmam namaza durmuş, mescidin tamamı saf tutan cemaatle dolu... Herkes bu namaza bağlanmıştır... Topyekün ümmet eğiliyor, topyekün dalgalanıyor. Bu durum öyle bir gerçeklik yaratıyor ki, hiçbir duygu-düşünce onun yerini tutamaz. Bu harekette bulunan insan, yeryüzündeki bütün İslam varlığıyla dost olduğunu ve uyum içerisinde bulunduğunu hissediyor. Bundan dolayı dünyada ?Biz' duygusuna sahip oluyor."