Her neysem, şair, usta, mahpus, sürgün, acemi, yiğit ya da korkak, seninle değerlendirebilirim. Seviyorsam, sen olduğun içindir. Utanıyorsam, senden utanabilirim ancak. Yiğitsem, seninle yiğit olunur elbet. Korkuyorsam, sensizliğin korkusudur bu...
"Vurulmuşum Düşüm, gecelerden kara Bir hayra yoranım çıkmaz Canım alırlar ecelsiz Sığdıramam kitaplara Şifre buyurmuş bir paşa Vurulmuşum hiç sorgusuz, yargısız..." (sayfa:113)
"Nasıl da yılları buldu, Bir mısra boyu maceram..." (sayfa:41)
''Ve hep olmayacak şeyler düşlerim; Gülünç, acemi, çocuksu.. Vurulsam, kaybolsam derim Çırılçıplak bir kavgada Yiğitçe olsun isterim Dostluk da, düşmanlık da..''
''Hırsla çakarım kibriti, Bir nefeste yarılanır cıgaram Bir duman alırım, dolu Bir duman, Kendimi öldüresiye..''
İnsan ya muhtaçlık, mecburluk olmadan sevmeli yahut da benim senin gibi amansız, vurgun..
Nedense aklıma hep ölüm geliyor. Böyle ne kırık ne anlaşılmamış gitmek istemiyorum.
Açlıktan ölmenin de bir şeref olduğu anlar vardır.
Neye kızıyorum biliyor musun? Seni tanıyabilmek için 30 yıl dalga geçtiğime.
Kimselere bir şey demek için değil, kendi susuzluğumuz, yangınlığımız için yazıyoruz.
Zeki Kayahan Coşkun
Beşir Ayvazoğlu
Christian Jacq
Orhan Veli Kanık
Robin Sharma
Yılmaz Yeşildağ
Max Weber
Elif Şafak
Rhonda Byrne
Charles Darwin