
Afşar Timuçin
- Doğum:
- Prof. Dr. Afşar Timuçin; 1939'da Manisa'nın Akhisar ilçesinde dünyaya geldi. İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Fransız Dili ve Edebiyatı Bölümü'nde öğrenim görürken 1967'de Kanada'ya gitti. Montreal üniversitesinin felsefe bölümünden mezun oldu.
Yurda dönüşünde Erzurum Atatürk Üniversitesi Tıp Fakültesi'... (devamı)
- Ne kadar özellikliysek o kadar aykırıyızdır. Her aykırı özellikli olmasa da her özellikli aykırıdır. Aykırı her zaman bir karşısav gibi durur,bir karşısav olarak eylemde bulunur. Aykırı her zaman karşısavdır , çünkü o her zaman bir şeyin aykırısıdır. Aykırı kaçsa da bir yere gitmez. O gittiği yerde gene bir aykırıdır.
- nerede değilsem orada iyi olacakmışım gibi gelir, der Baudelaire.
- Dünyaya ölümlü bir varlık getirdiğini bilen tek varlık da insandır. Bununla birlikte ölümle oyun oynayabilen tek varlık da insandır. İnsandan başka bir varlık yoktur ki ölüme bile seve seve gitsin. Trajedinin trajedisidir bu. Marşlar söyleyerek savaşa giden askerin durumu trajik değil midir ? İnanç ölüm duygusunu ya da ölüm korkusunu dindirir , en aza indirir.
- Varlık bulanıktır ama bilinç bulanık değildir , daha doğrusu olmamalıdır. Bilinç bulanıklaştıkça bilinç olmaktan çıkar. Bulanık bir bilinç genellikle yabancılaşmış bilinçtir , tözlerine yapay ögeler karışmış. kötü düzenlenmiş bir bilinç. Böyle bir bilinç ise gerçekliğe kavuşmaz ve bize gerçekliğin bilgisini vermez.
- Doğadaki güzel sınırsız yani belirsiz güzeldir, sanattaki güzel sınırları olan yani belirlenmiş güzeldir. Her resim, her şiir, her roman,her müzik parçası zamanda ve uzamda sınırlanmıştır, herbirinin zamanda ve uzamda belli boyutları vardır. Sanattaki güzelin temel özelliklerinden
biri de yapaylıktır. Sanatçı yapıtını gerçekleştirirken doğal olmayan bir şeyi oluşturmakta olduğunu bilir, izleyici de bu yapaylığın bilincindedir.
(sf.47) - Estetikleşmiş nesne öznelleştirilmiş nesnedir. O hem nesnedir, kendi varoluş koşullarını sürdürür, hem de öznelliğin etkisiyle özelleşmiştir. Aynı ağacın resmini yapmaya koyulmuş olan beş ressam beş ayrı ağaç resmi çıkaracaktır: bu durum yalnızca onların durdukları yerle ilgili değildir, onların bilinç koşullarıyla, duygu ve düşünce düzenleriyle, yaşam karşısındaki öngörüleriyle ilgilidir, hatta bakış açılarıyla ilgilidir. Her sanatçı bir nesneyi estetikleştirirken ona kendi ruhsallığından bir şeyler katar. Bu biraz da sanatçının o anki ruh durumuyla belirgin olmalıdır. Acılı bir göz baktığı her nesnede acıyı düşündüren bir şeyler bulacaktır, sevinçli bir göz tam tersine baktığı gördüğü her nesnede sevinci yakalayacaktır. Önemli olan nesneyi görürken ona kattığımız insani öğenin anlatımcı gücüdür. (sf.65)
- Felsefe yapmak genellemeler yapmaktır. Bir insanlık durumunu sözle saptadığınız zaman, bir başka deyişle bütün bir insanlıkla ilgili bir gerçeği ortaya koyacak görüşler ürettiğiniz zaman filozofsunuz.
- Kötü bilincin ya da eksikli bilincin temel özelliği yanlıştan yanlış üretme çabasını aralıksız sürdürmektir.
- Eğitimin özünü kuran temel ilke birilerinin bize bir takım doğru şeyler öğretmesinden çok bizim kendimizi gerçekliğin ve var olan bilincimizin koşullarına göre en tutarlı biçimde bilgiye yöneltmemizi öngörür.
- Bir kavramı bilinçli bir biçimde edinmiş olmak, o kavrama uyarlı ve karşıt kavramların tümünü de bilinçli bir biçimde kendimize almış olmamız anlamına gelecektir.