- Bu karanlık bitse artık, bir ay doğsa Bir deli rüzgar çıksa; alıp götürse Yılların içimde bıraktıklarını?
- Genel af çıkardım bir gün Bana zulüm edeni de affettim gitti Cümle düşmanımla bütün Bendeki suçlu beni de affettim gitti. Derdime bin dert katanı Hakkımı çalıp yutanı Arkamdan atıp tutanı Üstelik kin güdeni de affettim gitti. Sadece şu dil?i değil Yaban ile el?i değil Kokladığım gülü değil O güldeki dikeni de affettim gitti. Kinim yoktur bir tek kula İster sağa, ister sola Yolumdan ayrı bir yola Gaflet ile gideni de affettim gitti. Şu ağzı, kilit vurulan Bu yüreği, hep kırılan Ve bana yersiz sorulan Niçini de nedeni de affettim gitti. Hep fenalık, kötülüksün Sanırdım benden büyüksün Bir de baktım çok küçüksün Canım ben seni de affettim gitti.
- Son dakikasında bile ömrümün, Ben Tanrıdan başka bir şey istemem. Her sevgiye açık olsun pencerem..
- Bütün renkleri kat birbirine, Buram buram bir turuncu getir geçen yazdan, Bir tüy gibi, bir bahar dalı gibi, Hafiften, inceden, güzelden, en beyazdan, Bana bir şarkı söyle?
- Ne zaman baksam çevreme elli yıl sonra Hep aynı gördüklerim; bir keşmekeş, bir bozuk düzen Bir lokma ekmek uğruna tükenmesi insanların Yaşamak ve ölmek için hep aynı neden Sefil doymazlık: ete, kana, paraya Öylesi bir açlık ki eksilmeyen, bitmeyen İnsan, ezebildiğince mutlu insan, oğul Nereye gidersen git hep o tuzak, o dümen Küçük hesaplarla kabaran büyük hesaplar Ve değişmez çığlığı insanoğlunun: Ben, ben, ben!" Sen yok musun? Onlar yok mu? Biz yok muyuz? Nereye bu gidiş? Delicesine pupa yelken Söyle neyi değiştirebilirsin ki tek başına Yıldırırlar, sustururlar vururlar seni de hemen Düşler bitmişse, gerçekler bir tokat gibi inmişse Tek başına mutlu ol bakalım, olabilirsen En güzeli sevmek diyeceksin insanları tümüyle Usanmadan, bir şey ummadan, beklemeden Ver, durmadan ver, eller uzanmış, baksana Ver ki; kurulsun sofra, başlasın şölen Bir yanda umutların, düşlerin, düşüncelerin Bir yanda aldığını geri vermez koca bir evren Bak! Bütün ağızlar yutmaya hazır seni Bir noktadan, bir lokmadan başka nesin sen Dönüp gerilere bakıyorum, bir de kendime Elli yıl geçmiş, ha gün, ha yarın derken Değişen birşey yok, bir şaşkın benden başka İşte aynı yol, aynı kapı, aynı merdiven Hani nerdeler? Kimi yitmiş kimi gitmiş dostların Bir ak saçlı anan kalmış yolumu bekleyen Sabah-öğle-akşam . . . Hep o tekdüze yaşam Ve kırılmış bir kalple yorulmuş bir beden İşte böyle geçti yıllar. bozbulanık Ben sevdim, ben ağladım, başkalarıydı gülen Ne zaman uzattıysam ellerimi, parçalandı Mutluluk serseri bir mayındı denizlerimde yüzen
- Ben böyle olsun istememiştim Ya sana çok yakın Ya senden çok uzak olmalıydım Aramızda aşılmaz engeller olsun istiyordum Büyük dağlar, derin denizler olsun istiyordum Sana gelmeye gücüm yetmemeliydi Çaresizliğimin bütün hıncını mesafelere yüklemeliydim Dağda yanan bir çoban ateşi gibi Gökte bir yıldız gibi Seni görmeli Seni yaşamalı Ve senden çok uzaklarda olmalıydım
- Söylenilmemiş mısralar bilirim Hüzün dolu yağmurlu gecelerde
- Dedim: İnsan her yaşta çocuk olmalı Her şeye rağmen güzel yaşamak
- Bu ürkek, sâkin sonbahar akşamı Denizlere doğru taşıyor ruhum
- Cümleler ki dudaklarımda Anadan doğma yarım Bu destan şöyle dursun Derdimi anlatmaya yetmez Yetmez yazacaklarım