Sansür kurulunun bu devamlı koku alan Dobermanları, aslında o günlerin, yöneten güçlerinin birer kuklasıydı.
Diğer Akira Kurosawa Sözleri ve Alıntıları
Sinema nedir? Bu sorunun cevabı hiç de sandığınız kadar kolay değil. Yıllar önce Japon yazar Şiga Naoya, torununun kaleminden çıkmış bir makaleyi göstererek, onun son zamanların en iyi metni olduğunu iddia etmişti. Makaleyi bir edebi dergide bastırdı. Maklenin adı "Köpeğim" di ve şöyle diyordu: " Benim köpeğim ayıya benzer; ama bir porsuğu da andırı, görünce tilki de sanabilirsiniz onu..." diye başlayarak köpeğin bazı özelliklerini, bütün hayvanlar alemindeki hayvanlarla karşılaştırır ve sonunda, " o madem ki bir köpektir, her şeyden çok köpeğe benzer," der.
Bu makaleyi ilk okuduğumda kahkahalarla gülmüştüm, ama sözlerde gerçeklik payı yok muydu? Sinema da birçok başka görsel sanata benzer. Sinemanın edebi özellikleri vardır, aynı zamanda tiyatroya yakındır, felsefi yönü de vardır, resim ve heykel sanatına yaklaştığı zamanlar da olur, müziksiz bir sinema da düşünülemez. Ama sinema sonunda, gene sinemadır.
Burada açıklığa kavuşturmak istediğim bir nokta var. Sanşiro hocasından azar işittikten sonra, hocası için ölebileceğini kanıtlamak için kendini havuza atar. Duygularını yatıştırana dek havuzdaki bir ağaç kütüğüne tutunarak bütün gece havuzda kalıp sabah çıkar. Son zamanlarda Fucita'yla karşılaştığımda, bir yönetmenin bu sahneyi eleştirdiğini söyledi: Lotus çiçeklerinin gece açmadığını ve açtığı zaman ses çıkarmadığını söylemiş.
Bu sahneyi çekerken, Sanşiro'nun havuza gece atladığını, bütün gece havuzda kaldığını ve tekrar gün ışıyınca havuzdan çıktığını anlatmak için herşeyi yapmıştım. Güneş ışınlarının yönlerini değiştirmiş, ayı hareket ettirmiş ve sabah çiçeklerin üzerine çiy taneleri bile koymuştum.
"Özel üniversitelere bir hayalet bile girebilir" derdi. Gerçi bugünlerde bu pek mümkün değil, eğer hayaletin parası yoksa.
"Bunun gibi bir harap kulübede yaşamak ve böyle bir bulaşık suyu içmek, bize nasıl olup da ilginç geliyor diye merak etmiş olabilirsin. Ben sana söyleyeyim. Hayatta olabilmek ve yaşamak çok ilginç, onun için."
Sansür kurulunun bu devamlı koku alan Dobermanları, aslında o günlerin, yöneten güçlerinin birer kuklasıydı.
"Savaşı kaybedeceğimiz neredeyse belli oldu. Eğer Yüz Milyonun Onurlu Ölümü gerçekleşirse, nasıl olsa hepimiz öleceğiz. Ölmeden önce evliliğin nasıl olduğunu tatmaya ne dersin?"
Ben özel bir insan değilim. Ben çok güçlü bir insan değilim. Ben büyük yetenek ve becerilerle doğmuş bir insan da değilim. Ben zayıf taraflarını göstermemek için uğraş veren ve yenilgiyi sevmediği için de aşırı mücadele eden bir adamım. Ben buyum işte.
"Eski bir havuz Içine atlayan bir kurbağa Ve suyun sesi" Bunu okuyup da"Eee, tabii bir kurbağa suya atlarsa ses çıkarır" diyenler, bu şiirdeki duyarlılığı yakalayamamış olan insanlardır. Aynen Sanşironun Lotus çiçekleri açarken duyduğu sesleri garip bunlar da, sinemaya karşı duyarlılığı olmayan insanlardır. Bu duyarlılıktan yoksun insanların arasına bazen eleştirmenler de girer. Gördüklerini söyledikleri şeyler gösterilmek istenenden o kadar farklıdır ki sanki içlerindeki bir şeytan onu görmelerini engellemektedir. Bunlar için yapılabilecek bir şey olduğunu sanmıyorum.
Erol Çelik
Demet Altınyeleklioğlu
Mihail Afansyeviç Bulgakov
Honore de Balzac (Honoré de Balzac)
Robin Sharma
Engin Geçtan
Michael Palmer
Ali Kırca
Linda Howard
Atasoy Müftüoğlu