JOSE SARAMAGO, (1922-2010; Portekiz), Yazar (1998 Nobel Edebiyat Ödülü), POR: 2008; TR: 2014 (5.Baskı), KırmızıKedi Yayın, Çeviren: Pınar Savaş, 196 sf.
http://www.kitabinomurgasi.com/2015/01/jose-saramago-filin-yolculugu.html
***1551 yılında Lizbon'dan Viyana'a giden, aristokratlar arası armağan bir filin, Saramago tarafından gerçeğe yakın hikayeleştirilmesi***
-GEÇMİŞ uçsuz bucaksız, taşlık bir arazidir; kimileri sanki otobandaymış gibi geçip gitmekten hoşlanırken, kimileri de sabırla bir taştan ötekine seker, taşı yerden kaldırır, çünkü altında ne olduğunu ÖĞRENMEK ister.
-...nazik durumlarda, birinin çıkıp da sırf ŞİİRSEL yansımalar eklemek adına hiçbir ORİJİNALLİK katamadan cümleleri cilalamasının iyi bir şey olmadığını itiraf etmeliyiz.
-Çok tuhaf bir yaratıktır İNSANOĞLU, nice önemsiz nedenle korkunç uykusuzluklar çeker de, SAVAŞ arifesinde mışıl mışıl uyur.
-Gezgin ŞÖVALYELERİN Tanrı'nın eserini tamamlamaya, yani KÖTÜLÜĞÜ gezegenden söküp atmaya kararlı oldukları çağlardı. Ayrıca aşkın AŞK sayılması için uç noktada yaşanması ve radikal olması gereken zamanlardı; SADAKAT mutlaktı, yemek içmek beden için ne kadar doğalsa, ruhun ERDEMLİ olması da o kadar DOĞALDI.
-...kendisinin bile bilmediği ENERJİSİNİN ortaya çıkması için AVRUPA topraklarına adım atması yetti. Bu olay yoksulluk, işsizlik gibi yaşam koşulları nedeniyle GÖÇ ETMEK zorunda kalan insanlarda sıklıkla gözlenir. Doğdukları topraklarda ilgisiz, kayıtsız, UYUŞUK iken, kısacık bir sürede sanki kurtlanmış gibi YERİNDE DURAMAYAN, etkin, gayretli inanlara dönüşüverirler.
-Hepimiz çok iyi biliriz ki, bir HİKAYE ANLATAN ona en azından bir nokta, bazen de bir virgül EKLEMEDEN edemez.
-(St.Antonius için) ...insanın kağıtları kırpıp yıldız yapan yada Padua'daykenbirden Lizbon'da belirip de babasını darağacından kurtaran bir azizi olsun, sonra da sen tut bir fil terbiyecisinden SAHTE MUCİZE tezgahlamak için filini ödünç iste; ah Luther, öylesine haklısın ki!
-Neticede zavallı FİLİN kilisenin hesapçı tarihinin bu grotesk epizotununmasum suç ortağı olduğu, fil terbiyecisinin de yaşanan YOZLAŞMANIN önemsiz bir ürününden başka bir şey olmadığı kabul edilebilirdi. Elveda DÜNYA, giderek BERBATLAŞIYORSUN.
-DOĞANIN kimi GİZEMLERİ ilk bakışta çözülmez görünür,ayrıca olduğu gibi bırakmak daha hayırlı olabilir; çünkü YETERSİZ BİLGİ iyilikten çok KÖTÜLÜK getirir. Örneğin Cennet'teyken olağan ELMA yediğini zanneden ADEM'in başına gelenlere bakın. Sözü geçen meyve Tanrı'nın leziz eseri olabilir; ancak kimileri Adem'in yediğinin elma değil de bir dilim KARPUZ olduğunu iddia ederler. Her iki durumda da ÇEKİRDEKLERİ meyvenin içine koyan ŞEYTAN'dır. Bu nedenle de SİYAHTIRLAR.
-...İYİ İLİŞKİLER kurmanın ve mutlu mesut yaşayıp gitmenin yolunun BAŞKALARININ HİSLERİNE SAYGI göstermekten geçtiğini bir kez daha gösterdi: Bu da kesin bir KALK ile tereddütlü bir KALKAR MISIN? arasındaki farktır. ...LAZARUS, onunla doğru dürüst konuşulduğu (İsa konuşur onunla) için DİRİLMİŞTİR, bu kadar basit.
-...insan ruhunun en doğru, en eksiksiz temsili, bir LABİRENTtir; bu labirentin içinde her şey olanaklıdır.
Diğer Jose Saramago Sözleri ve Alıntıları
- İnsan kararsızlığından kurtulmak uğruna öylesine büyük bir ihtiyaca kapılır ki ne olursa olsunbir şeyler yapmak ister,yapacakları ne kadar yararsız,ne kadar anlamsız olursa olsun,halen kendi iradesiyle karar verebildiğini görmesi açısından önemlidir,tıpkı girmemizin yasak olduğu bir kapının deliğinden bakmamız gibi.
- İnsanların tarihi tanrıyla anlaşmazlıkların tarihidir, o bizi anlamaz biz de onu anlamayız.
- Tıpkı Habil'i öldürmemi önleyebilecekken öldürmeme izin vermekte senin de özgür olduğun gibi, bütün diğer tanrılarda olduğu gibi sende de olan o yanılmazlık gururunu bir an terk etmen yeterli olurdu, bir an için gerçekten bağışlayıcı olman, alçakgönüllülük gösterip benim sunduğumu kabul etmen yeterli olurdu, çünkü onu reddetmemeliydin, tanrıların, ve tüm diğerleri gibi senin de, yarattığınızı söyledikleriniz karşısında görevleriniz var, (sf.31/32)
Belirsizliğin yolu başlangıçta dardır, ama onu genişletmeye hazır biri elbette olacaktır; (sf.86)
Beni bu hale koyan elbette tanrı değil, şeytan'dır, Efendi'nin onayıyla, dedi kadın ve ekledi, Şeytan'ın kurnazlıklarının tanrı'nın iradesine baskın çıkamayacağını eskilerden hep işittim, ama şimdi olayların bu kadar basit olduğundan kuşkuluyum, şeytan kesinlikle efendi'nin bir aleti, tanrı'nın kendi adıyla imza atamayacağı pis işleri icra etmekle görevli. (sf.119/120) - Geçmiş hatırlamak, şimdi yaşamak, gelecek de kaygılanmak içindi.
- İnsan kararsızlığından kurtulmak uğruna öylesine büyük bir ihtiyaca kapılır ki ne olursa olsunbir şeyler yapmak ister,yapacakları ne kadar yararsız,ne kadar anlamsız olursa olsun,halen kendi iradesiyle karar verebildiğini görmesi açısından önemlidir,tıpkı girmemizin yasak olduğu bir kapının deliğinden bakmamız gibi.
- İnsanların tarihi tanrıyla anlaşmazlıkların tarihidir, o bizi anlamaz biz de onu anlamayız.
- Tıpkı Habil'i öldürmemi önleyebilecekken öldürmeme izin vermekte senin de özgür olduğun gibi, bütün diğer tanrılarda olduğu gibi sende de olan o yanılmazlık gururunu bir an terk etmen yeterli olurdu, bir an için gerçekten bağışlayıcı olman, alçakgönüllülük gösterip benim sunduğumu kabul etmen yeterli olurdu, çünkü onu reddetmemeliydin, tanrıların, ve tüm diğerleri gibi senin de, yarattığınızı söyledikleriniz karşısında görevleriniz var, (sf.31/32)
Belirsizliğin yolu başlangıçta dardır, ama onu genişletmeye hazır biri elbette olacaktır; (sf.86)
Beni bu hale koyan elbette tanrı değil, şeytan'dır, Efendi'nin onayıyla, dedi kadın ve ekledi, Şeytan'ın kurnazlıklarının tanrı'nın iradesine baskın çıkamayacağını eskilerden hep işittim, ama şimdi olayların bu kadar basit olduğundan kuşkuluyum, şeytan kesinlikle efendi'nin bir aleti, tanrı'nın kendi adıyla imza atamayacağı pis işleri icra etmekle görevli. (sf.119/120) - Geçmiş hatırlamak, şimdi yaşamak, gelecek de kaygılanmak içindi.
- "dünyaya gözümüzü açıyoruz ve o anda, tüm yaşamımızı bağlayacak bir sözleşme imzalamış gibi oluyoruz, ne var ki günün birinde bir an gelir ?bu imzayı benim yerime kim attı' diye sorabiliriz."
- Zaman yavaşça akıyor, saatlerin tik takları sessizliği itiyor, azimle onu uzaklaştırmakta ısrar ediyor ama sessizlik tüm sesleri boğan kalın, ağır kütlesiyle karşı koyuyordu. Yenişemeden mücadele ediyorlardı, biri ve öteki; ses umutsuzluğun inadına ve ölümün kesinliğine karşı, sessizlik ebediyetin hoşgörüsüne karşı.