İnsanın ifade edemediği şeyin gücü patlayıcı, hasar verici, kendi kendini yıkıcı bir güçtür. İfade etmek, kurtulmanın başlangıcıdır...
Diğer Rauda Jamis Sözleri ve Alıntıları
- Bencil olduğun için vazgeçtim.
Sadece kendi mutluluğunu ve geleceğini düşünerek beni hiçe saydığın için vazgeçtim.
Canın sıkıldığında benimle paylaşmadığını; kırılacak veya tedirgin olacak olsam bile düşüncelerini açıkça söylemediğini anladığım zaman vazgeçtim.
Bana yalan söylediğini anladığım zaman vazgeçtim.
Gözlerime baktığında kalbinle bakmadığını ve bana hâlâ söylemediğin şeyler olduğunu hissettiğimde vazgeçtim.
Düşüncelerime ve değerlerime değer vermediğin için vazgeçtim.
Ağrılarımı dindirecek sıcak sevgiyi bana vermediğinde vazgeçtim.
Kötü günümde yanımda olmadığın zaman vazgeçtim.
Her sabah benimle uyanmak istemediğini, geleceğimizin hiçbir yere gitmediğini anladığım zaman vazgeçtim.
Tablolarımda artık kendimi mutlu çizemediğim ve tek neden "sen" olduğun için vazgeçtim.
Bunlardan hiç biri tek başına senden vazgeçmem için yeterli değildi, çünkü sevgim yüceydi.
AMA HEPSİNİ DÜŞÜNDÜĞÜMDE, SENİN BENDEN ÇOKTAN VAZGEÇTİĞİNİ ANLADIM.
Bu yüzden ben de senden vazgeçtim. - Beni dolduran şeyin onmaz yitimini, yaşamımın sakatlanmasını, benliğimin böyle şiddetli biçimde bozulmasını istememiştim. Delilik o denli uzak değil. Delilik bir adım ötede. Delilik, acının tümel olduğu, yaşamın her parçasına çarptığı, ışığı boğduğu, her hareketi düğümlediği, her tür kurtulma çabasını yerle bir ettiği, her hava kabarcığını yutmaya çalıştığı, güçleri parçalamaya sebat ettiği bu yere dokunuyor ya da kapsıyor.
- Sarhoş bir gemi, enginlerin sarhoşu bir gemi gibi, içi boş bir sandal gibi dalgalar arasında sallanıp duruyorum. Yaralıyım, hiç bu denli yara almamıştım.
- A, evet, bir de şu küçük bıyığım var. Sözü gelmişken, itiraf edeyim: Bu; Diego'yla aramızda bir sorun olmuştur. Bir gün bıyığımı aldırmak istemiştim, Diego korkunç öfkelendi. Diego bıyığımı sever, onun için bu bir ayrıcalık belirtisidir. On dokuzuncu yüzyılda Meksikalı burjuva kadınları bıyıklarıyla İspanyol kökenli olduklarını sergilerlermiş. (çünkü malum, yerliler kösedir.)
- Neden yürümek için ayaklarım olsun ki, uçmak için kanatlarım var...
- İyileşmek mi? dedi Frida. Ama ben hasta değilim ki. Aynı şey değil, anlıyor musunuz?
- İnsanın kanını tükettiği gibi bende gözyaşımı tüketiyorum. Gözyaşı, kanın negatif baskısıdır. Sonuçta aynı şeydir. Sözcüklerin, bedenin akması, sıvılaşmasıdır. Kabuk tutmayan yaraların sıvılaşmasıdır. Tabii, eğer insanın kökleri kurumuyorsa...
- Büyük ameliyat oldu. Üc hafta boyunca kemikleri kestiler. Bu doktor öylesine harika ve bedenim öylesine yasam dolu ki, bugün beni iki dakikalığına ayaklarımın üzerine kaldırdılar, ben bile inanamadım. İlk iki hafta acı ve gözyaşı doluydu. Böyle bir acıyı düşmanıma bile dilemem -öyle şiddetli ve kalıcı acılar ki, ama bu hafta cigliklarim azaldi ve pastiller sayesinde iyi kötü idare ettim. Sirtimda şöyle (mektupta bir resim bulunuyor) kocaman bir yara izi var.
- Söz dağarcığım da üzüntüm gibi yoksul...
- İnsanın ifade edemediği şeyin gücü patlayıcı, hasar verici, kendi kendini yıkıcı bir güçtür. İfade etmek, kurtulmanın başlangıcıdır...