- Biraz bekledikten sonra bize su verdiler, yiyecek verdiler. Yedik, çünkü dayanacak gücümüz kalmamıştı artık. Sonra sakallı adamlar gelip her yerimizi elledi, avuçladı; sonra isteyen istediği kızı alıp gitti. Sekiz yaşındaki kardeşimi de kucağımdan koparıp götürdü bir adam. Ayaklarına kapandım, yalvardım, defol kafir diyerek tekmeledi beni. Kız kardeşim abla diye bağırıyordu abla, abla. Bir şey yapamadım. Sonra bizleri de elleyip mıncıkladılar; aldılar; o gün hepimiz bir yerlere götürüldük, kimse kalmadı. Beni alan, kırk yaşlarında, bıyığı tıraşlı ama sakalı uzun iriyarı biriydi, elindeki silahı hiç bırakmıyordu. Beni bir eve götürdü. Evde dört kadın daha vardı, bir de kız çocuğu, herkes korku içindeydi. Adam beni bir kadına doğru itti, bu kâfiri iyice temizle dedi, onu Müslüman yapacağım. Sonra güldü. Adam gece yapacağını yaptı bana ama benim aklım orada değildi, sekiz yaşındaki Nergis'imin de başına aynı şeylerin geldiğini düşündükçe kendi derdimi unutuyordum. Sonradan öğrendim, ona da aynısını yapmışlar, ağlıyor diye de dövmüşler! Adam beni birkaç gün kullandı, sonra bir paket sigaraya başka birine sattı, o adam da beni kullandı, sonra o da başka birine sattı. On savaşçının yatağına girince Müslüman olacağımı söylüyorlardı. Bir seneye yakın ondan ona gezdirdiler, dövdüler, her türlü tecavüzde bulundular.
- Sonra bizleri de kamyonlara doldurdular, başka bir şehre götürüp büyük bir binanın bodrumuna bıraktılar, ekmek su vermediler. Meleknaz yol boyunca, babam, ağabeylerim diye ağladı. Ertesi gün akşama doğru sakallı adamlar yine geldiler. Genç kızları, analarından, teyzelerinden ayırdılar, zorla, kopararak aldılar hepimizi; birçok kişi yalvardı ama aldıran olmadı, dinlemediler. Sekiz yaşından on sekiz yaşına kadar seçtikleri kızları yine kamyonlara doldurdular, başka bir binaya götürdüler.
- O gün sakallı adamlar köyümüz bastılar, arabalarıyla çıkış yollarını kapattılar, hepimizi köy meydanında topladılar, kadınlarla çocukları bir yana, erkekleri bir yana yatırdılar. Ellerinde büyük silahlar vardı, hepsi siyah giyinmişti, siyah bayraklar asılıydı arabaların üstünde. Bizim erkeklerimizin bıyıklarını kesti, siz Ezidiler kâfirsiniz, İslam?ın düşmanısınız diye bağırarak erkeklerin bıyıklarını kazıdılar. Haydar Amca karşı koyunca bıçaklarını çıkarıp kafasını kestiler, yere yuvarladılar. O gün üç erkeği daha öldürdüler, sonra kalanları kamyonlara doldurup götürdüler; babam, amcam, ağabeylerim, dayım hepsi kamyondan bakıyordu, onları bir daha görmedik.
- Halifemizin emri böyle! Adam bir kâğıt çıkardı, halifenin emirlerini okudu, orada diyordu ki, eğer kız çocuğu gelişmişse onunla birleşebilirsin, eğer gelişmemişse birleşme olmadan her türlü zevkini tatmin edebilirsin. Gözlerinde karanlık bir nefret okunuyordu, bana bile öyle bakıyordu. İnsan umudunun bir kısmını kaybederse üzgün görünür ama tamamen umutsuz kalınca, böyle olur. Kardeşine, anana, babana bile güvenmezsin, insan kılığındaki her yaratığın içindeki canavarı görürsün hep, başka bir şey görmezsin.
- Fransa?dan gelen Cezayirli bir genç militan, Zilan?a bir gece içini dökmüş. Buralara gelme nedenlerinin kendisi gibi kızlar olduğunu söylemiş. Cennette vaat edilen bakireler burada diyormuş. Bir köyü basıp, göğüsleri kuru üzüm kadar küçük kızlar? diye vaat edilen kızlardan istediğin kadarını alıp gidiyormuşsun, üstelikte sevaba girmiş oluyormuşsun. Dünyada bundan güzel şey var mı, demiş o genç militan Zilan?a kim gelmek istemez, ölmeden cennete gitmek gibi bir şey.
- Amerika?da İslam düşmanlığı yok denecek kadar azdı ama 11 Eylül?den sonra çok arttı. Bir de bu bomba patlatan manyaklar, canlı bombalar, o katiller var ya, işte onlar çok azdırdı ortalığı. Biz tanıdıklarımıza yahu bunların İslam?la bir ilgisi yok, hepsi ruh hastası diye anlatmaya çalışıyorduk ama kendi eşlerimizi bile ikna edemiyorduk doğrusu, her terör olayından sonra manyaklardan biz sorumluymuşuz gibi gereksiz bir suçluluk duygusuyla dönüyorduk eve.
- Hele şu IŞİD belası çıkınca durum daha da kötüleşti. Amerikalı Avrupalı gazetecilerin kafalarını kesmeleri, pilotu kafeste yakmaları, üstelik bunları videolarla yayınlamaları, biz Müslümanlar için dahi dayanılacak şeyler değildi.
- "Bu dünya bir penceredir/ her gelen baktı geçti."
- Hüseyin Cezayirli bir müşteriye servis yaparken, adamın sorusu üzerine bu pizzada pork yok diyeceğine, pig yok demiş, buna güldük, Amerikalı müşteriler de güldü. O da ne yapayım dedi, ?I am Muslim? dedi. Ona pig ile pork?un farkını anlattık; biri hayvan, biri de o hayvanın eti dedik.
- Kimi kadınlardaki bu gece gördüğüm şeye her zaman şaşırmışımdır zaten, bu özgüveni, bu inadı, bu kararlılığı nereden alıyorlar, güçlerinin kaynağı ne, niye erkekler duygusal bakımdan daha zayıf ve perişan diye sorup durmuşumdur yıllardır. Erkeklerin beden gücüne karşı, bir ruh üstünlüğü dengesi mi bu acaba?