- Kendi kendini aldatma benim sığındığım son duraktı; çünkü ciddi bir şekilde yaralanan kimse, hayatını kurtaracak sargı bezi temiz midir, diye sormaz. Şu halde ben kanamamı kendi kendini aldatma sargı beziyle durduruyor, hastaneye koşmaktan başka bir şey düşünmüyordum.
- Bu insancıl tutkuya bütün saçmalıkların üzerinde bir kudret tanıyorsak, tutkuların da saçmalığın üzerinde bir kuvvete sahip olması gerektiğinden şüphe edilebilir miydi?
- Duygular kesin bir düzene girmekten kaçınırlar. Onun yerine küçücük parçalar halinde feza boşluğunda serbest dolanırlar, ayırıcı özellikleri de istikrarsızlıktır . . .
- Duyguların hiçbirinin örtüşmeyeceği bir durumla karşı karşıya iken ''doğal davranış'' gibi bir şeyin söz konusu olabileceğinden emin değildi. Belki de en doğalı, doğal olmayandı.
- İnsanın içindeki gerçeklik karşısında edilgen hale gelmesi gibi bir duygu dünyası, gebeliğin ne olduğunu bilmeyen erkekler söz konusu olduğunda ancak düşünce gücü gelişmiş bir erkek için olasıdır.
- Eskiden muazzam bir resmin küçük bir uzay olduğunu düşünürdü ama artık aynı eserin uzayın düzeninin bir kırıntısı, meteor gibi bir şey olduğunu, düzenin dışına itilmiş, düzenin parçalanmasına işaret ettiğini düşünüyordu.
- Eskiden muazzam bir resmin küçük bir uzay olduğunu düşünürdü ama artık aynı eserin uzayın düzeninin bir kırıntısı, meteor gibi bir şey olduğunu, düzenin dışına itilmiş, düzenin parçalanmasına işaret ettiğini düşünüyordu.
- Duyguların hiçbirinin örtüşmeyeceği bir durumla karşı karşıya iken ''doğal davranış'' gibi bir şeyin söz konusu olabileceğinden emin değildi. Belki de en doğalı, doğal olmayandı.
- "Gerçek kan hiç dökmedim. yürek dışında hiçbir şey yaralamadım." diye övündü ama içten içe de bir üzüntü duymuyor değildi.
- Arkadaşlarım çoğunlukla,sıradan insanların arasına konulacak olsalar abartılı ve gölgelerle örtülü suratlarıyla hemen dikkat çekecek insanlardı. Kitap falan okumaz, cehalet timsali olarak dolaşırlardı. Trajedi onların ilgisini çekmezdi. Küçüklüklerinden beri acı ve coşku gibi yelpazenin uç kısımlarında yer alan duygulardan kaçınmakta ustalaşmışlardı. Başka çareleri kalmayıp da acıyı yaşadıklarında, her şeyi oluruna bırakma huylarıyla hemen üstesinden gelir, o acıyla hiç ilişkileri olmamış gibi yaşamayı becerirlerdi. Zaten öyle insanların, güç ya da zorbalıkla değil, uyuşturucu etkisi yapan oluruna bırakma yoluyla birçok insanı kendilerine itaat ettirmeyi başarmış insanların çocuklarıydılar.