Beni korkutan şey kendi aramızdaki anlaşmazlıklar, kendi aramızdaki nifaklardır. Bizi asıl bu mahvedecek.
Yalnızlık dinmeyen bir sızıdır. Eğer bazı kimseler bunu benliğin bir çeşit kurtuluşu gibi göstermek istemişlerse yanılmışlardır.
Ufuklar insana endişe verecek kadar boş ve sakin.
Utanç, bir yarasa gibi yüze yapışır ve alnımızın ortasından kanımızı emmeye başlar. Vücut o kadar zaafa düşer ki, adeta bir posa halini alır. Sefil bir şey olur. Onun için utanmak kendi kendinden nefret etmenin eşitidir.
Bu benim ümidimin ışığıdır. Benim ümidim yağını nereden alıyor? Fitilini kimler tazeleyip yakıyor? Bilmem, bilmem. Fakat bu umut benim tek gıdamdır. Bu umut benim yaşama gücümün son parıltısıdır. O söndüğü gün... İşte bunu tasavvur edemiyorum.
Gece sanki bir günün ölüsü gibi.
Ne zalim mahluk! Kendisiyle konuşurken, sesimin nasıl titrediğini de hiç işitmedi mi? Onun kafasında ve gönlünde hiçbir iyi etki bırakmadan mı geçtim?
Sonra gene içimizden bir ses ''Artık imkan kalmadı.''der.Bunun anlamı, o dönüp bize gelse de artık hayatımızda ona hiçbir yer vermeyeceğiz, demektir. Çünkü, artık o bizim nazarımızda temizlenmeyecek surette kirlenmiştir. Tazelenmeyecek derecede çürümüştür, kokmuştur.
Can sıkıntısı bilmeyen bir insana ne mutlu!
Biliyordum ki , toprak katı ve tabiat zalimdir ve insan cinsiz bozuk bir hayvandan başka bir şey değildir;biliyordum ki, insan hayvanların en kötüsü , en bayağısı ve en az sevimli olanıdır.Evet,bilhassa en az sevimli olanıdır.
Fyodor Mihailoviç Dostoyevski
Sezai Karakoç
Wilhelm Reich
Batuhan Dedde
Mario Levi
Panait Istrati
Nuri Pakdil
Joseph Conrad
Tiziano Terzani
İlber Ortaylı