- ??Hükümdar?ın : ??Yazık! Bu kadar çalışmaya rağmen, demek insanlık tarihini öğrenemeden öleceğim.?? Demesi üzerine, yaşlı bilgin : ??Üzülmeyi hükümdarım, ben size insanlığın tarihini kısa anlatayım: İnsanlar doğdular, ızdırap çektiler ve öldüler?? diyerek, beşer tarihinin birkaç kelimelik kısa özetini yapmış.?? ??İnsanlar birer kap gibidir. Hayatın kederiyle dola dola, öyle bir an gelir ki, gülmek unutulur. Bereket versin, insan ızdıraba alışır da yaşamağa devam eder.??
- ?? ?Yolların Sonu?? hakkındaki, ülküdaşlıktan doğan, iltimaslı takdirlerinize teşekkür ederim. Bu takdir, sizin gibi selahiyetli birisinden geldiği için cidden memnun oldum.??
- ??Hele suyun kesilmesindeki faciaya kimsenin aldırdığı yok. Herkes keyfinde, seyrinde, seyranında? Ben hapishanelerde türlü sıkıntılar arasında, bilhassa su sıkıntısı çekmiş, cezaen nefer olarak yaptığım askerlik hayatımda, sabun olmadığı için toprakla yıkanmış, karavanalardan yemek yemiş bir insanı amma, artık 71 yaşında ve kitap yazmanın huzurunu ararken, bunlar ağır geliyor.??
- Orhun'a "Türk kızı ağlasın" başlıklı yazıyı yazıp bu davanın açılmasına sebep olan genç şimdi Ankara'da imiş ve solculuğa temayül etmiş. Bu dünyada kime inanmalı bilmem.
- Süleymaniye Kütüphanesi'ndeki, softalar Şâhı Hâli ARICAN'la, Şamanîlik-Müslümanlık münakaşaları yapıyor ve onun dışında, hiçbir şeyle uğraşmıyorum. Ona, Manzum hicivler yazmağa başladım. Bir tânesini sana da bildireyim: Şimdiden Cennet'i tutmuş Arıcan, Hûrîler emrine âmâde onun. Cümle âlem ya masondur ya gâvur; Din, diyânet ve ilim sâde onun...
- Artık para olmadan hiçbir şey yapılamıyor. Atatürk, gençliğe hitabesinde hiçbir şey olmadan iş yapılabileceğini söylüyor ama bu nihayet bir teşvik ve heyecan ilacıdır. Yoksa kendisi, cebinde Vahdettin'in verdiği 40.000 altın olmasaydı ne yapabilirdi? Hatta daha sonra Hindistan Müslümanlarının, Azerilerin ve Buhara Cumhuriyetinin yolladığı paralar olmasa acaba başarabilir miydi? Hiç sanmıyorum. İstanbul'daki silah depolarından Anadolu'ya silah kaçırmak için İngiliz nöbetçilerine verilen rüşvet paralarını Atatürk bunlardan yolluyordu. Bir takım insanları kendisine bağlayarak iş gördürmek için verdiği paraları da buradan veriyordu. 40.000 altın bugünün rayici ile altın milyon lira eder ki hiç de küçümsenecek bir para değildir. Neyse... İşi yine faşistlik ve Turancılık gibi hainane fikirlere döküp de Dönme ve Halk Partili makulesini tedirgin etmeyelim.
- Büyük önderliğin şartlarından biri de güvenilir bir arkadaş kadrosuna malik olmak. Türkeş'in en büyük talihsizliği böyle bir arkadaş kadrosuna malik olmayışıdır. Yanında da Rıfat Baykal'dan başka sağlam eleman yok. ... Türkeş'e para yardımı yapan zenginler yok. Bu şartlarla ne yapılabilir, bilmiyorum. Ben Türkeş'i uranyuma benzettim. Zamanla radyo aktivitesini kaybedecek. Onun için riski göze alarak bir parti teşebbüsüne geçmelidir. Partisini bir müddet yaşatabildiği takdirde kazanma şansı çoktur. Çünkü yıkılmakta olan Halk Partisi'nin yerini AP tutamayacaktır. AP gayrimütecanis ve seviyesiz bir partidir. Halk, onun işe yaramadığını elbet bir gün anlayacak, yeni bir dayanak arayacaktır. İşte o zaman Türkeş tek dayanak olarak kalır.
- Devlet'i görmüşsünüzdür: Türkçüler Derneği "güya Türkçüler Derneği" Yönetim Kurulu da "Ne idüğü belirsiz bir heyet"miş. Türkeş böyle söylemiş mi, yoksa ona isnadla başkaları tarafından mı uydurulmuş bilmiyorum ama duyduğumuz diğer şeyler artık bağların koptuğunu gösteriyor.
- İnsan aşkı ebedi sanır. Ebedidir de. Fakat ebediyet üç dört aylık bir şeydir. Biz Tıbbiyede iken "göz namütenahiye (=sonsuzluğa) baktığı zaman dinlenir." diye öğretmişlerdi. Fakat aynı hoca "göz 6 metreye bakınca istirahat halindedir." demişti. Demek ki sonsuzluk 6 metre... Artık gerisini sen hesapla.
- ...dergimizin tamamen MHP ile aynı paralelde gözükmesinin sakıncaları var: Partinin müteassıp dindar unsurları bizden hoşlanmadıkları için bu yüzden dedikodu yapıyor ve Türkeş'in canını sıkıyorlar. Onun için biz de MHP'nin müttefiki olduğumuzu açığa vurmuyoruz.