- "Peki ya senin gibi, güzel söz söyleyeyim derken Aynı zamanda kötü vuruş yapana ne demeli! Tıpkı, 'Yaşasın Caesar!' diye bağırırken, Caesar'ın yüreğinde delik açtığın gibi." (s. 139)
- Şöyle ya da böyle olmak elbette kendi elimizde. Bedenimiz bahçemizdir, irademiz de bahçıvanı; ister ısırgan dikersin, ister kekik, ister hıyar yetiştirir, kabak ekersin; bahçeni ya tek bir bitkiye ayırabilirsin ya da bir sürü çiçekle doldurabilirsin; yeter ki sen iste! Bahçenin kısır kalması da elinde, verimli bakımlı olması da. Bunların hepsini yapmak irademize bakar. Neyse ki duygularımız mantığımızla dengelenmiş. Yoksa damarlarımızdaki şu azgınlık, içimizdeki su şehvet düşkünlüğü bize ne oyunlar oynardı. İyi ki mantık denen şey var da, kuduran isteklerimizi, bedenimizin iğnelenmelerini, dizginsiz tutkularımızı bastırabiliyoruz. Senin aşk dediğin şey, iste bu tutkularımızın bir uzantısı, bir sürgünü.
- O, beni başımdan geçen tehlikeler için sevdi, Ben de onu, anlattıklarıma acıdı diye.
- Ey şaraptaki görünmez ruh, adın yoksa eğer, sana şeytan desinler.
- Öyle bir iki yıl yetmez tanımak için bir erkeği, Onlar yalnız mide, bizse yalnız yemeğiz, Karınları açken tıka basa yerler bizi, Ama bir de doydular mı kusup atarlar.
- Namus dediğiniz elle tutulmaz gözle görülmez; Ona sahip olmayanlar bile, Sahipmiş gibi görünürler çoğu kez.
- ..Şöyle ya da böyle olmak elbette kendi elimizde. Bedenimiz bahçemizdir, irademiz de bahçıvanı, ister ısırgan dikersin, ister kekik, ister hıyar yetiştirir, kabak ekersin, bahçeni ya tek bir bitkiye ayırabilirsin ya da bir sürü çiçekle doldurabilirsin, yeter ki sen iste! Bahçenin kısır kalması da elinde, verimli, bakımlı olması da. Bunların hepsini yapmak irademize bakar. Neyse ki, duygularımız mantığımızla dengelenmiş. Yoksa damarlarımızdaki şu azgınlık, içimizdeki şu şehvet düşkünlüğü bize ne oyunlar oynardı.
- Kötü işler gömülse de yerin dibine Çıkar bir gün insanların gözü önüne.
- ...Ama kardeşim, sen de pek benzeme şu iki yüzlü papazlara bizi dikenli, sarp cennet yollarında sürerler. Kendileriyse aldırmayıp verdikleri talkına göbekli,gamsız, kaygısız çapkınlar gibi zevkin gül bahçelerinde gezerler.
- POLONIUS: .....Neler okuyorsunuz efendimiz? HAMLET: Kelimeler, kelimeler, kelimeler!