- Kral yemiş bir kurdu rasgele bir insan balık yemi yapar, kurdu yutan balığı da yer.
- Bir kral bir dilencinin bağırsakları içinde de yurt gezisine çıkabilir.
- Bir insana insan mı denir bütün işi Yemek ve uyumak olursa dünyada yalnız?
- Büyük sebepler olmadıkça kımıldanmamak Gerçek büyüklük sayılmaz, işe şeref karıştı mı, Hiç uğruna kavga çıkarmaktır büyüklük daha çok.
- Nasıl yüzüm kızarmasın görünce karşımda On binlerce insanın yakın ölümlere gittiğini? Bir esinti uğruna, şan olsun diye, Mezara gidiyorlar yatağa gider gibi.
- İnsan ne olduğunu bilir, ama ne olacağını bilmez.
- Acılar geldi mi Tek tek gelmiyor ki gözcüler gibi, Tümenle geliyor dertler.
- İnsan sevdikçe güzelleşir, güzelleşince de Bir pırıltı verir dünyaya kendinden, Sevdiği yok olup gitse bile.
- Ama sevginin zamanla ne olduğunu bilirim. Türlü örnekleriyle gördüm nasıl sönüyor Sevginin ateşi, pırıltılar. Bir şey var sevginin alevleri içinde Kendi kendini yiyen bir fitil, bir kömür var. İlk hızını bir daha bulamıyor sevgi. İyilik bile, bir sıtma ateşi gibi yükselip Kendi aşırılığıyla öldürür kendini. Hemen yapmalıyız ne yapmak istiyorsak. Çünkü isteklerimiz değişebilir; Düşer, duraklar eller, diller, rastlantılar önünde. Araya zaman girdi mi can attığımız şey Bir ah çekmeye, sıkıntılı bir iç boşaltmaya döner.
- Gözlerim ressam oldu senin güzelliğine, Kalbimin levhasına nakşetti görüntünü Bedenim de çerçeve oldu senin resmine Derinlikle güçlendi sanatın en üstünü. Göreceksin, ressamın ustalığı nasılmış: Gerçek yüzünü çizmek, olur ancak bu kadar. İşte resmin kalbimde baş köşeye asılmış, Sergimde pencereler göz nurunla ışıldar. Gözler, başka gözlere ne iyilik etti, bak: Benim gözlerim çizdi senin güzelliğini; Seninkiler gönlüme pencereler açarak Güneşi soktu - coşsun, gözlesin diye seni. Ama kurnaz gözlerin sanat yeteneği az: Sırf gördüğünü çizer, yüreği tanıyamaz.