- Allah her şeyden haberdardır, sanmayın ki size yapılan haksızlığa kayıtsız kalıyor. O, size bir annenin evladına yaklaştığı merhametten daha fazla merhamet duyandır. Duanın karşılığını takip etmeden ?Allah de ötesini bırak?. Kul Rabb?ini imtihan etmez. O?na tevekkülle yaklaştığında rahmetini tüm hücrelerinde hissedeceksin. Karşında o kadar çok maskeli insan var ki onları tanımak için yoruluyorsun. Şayet dikkat edersen güzel olan bir şey var; o senin hakkını aldıkça, sen onun sevaplarından kazanıyorsun. O halde kaybettim diye üzülme, biraz daha derin bakarsan, aslında kazandığını fark edeceksin!.. Aşık olcaksın evet ama kalbini Allah aşkıyla yakacaksın? Dünyanın geçici olduğunu, biteceğini İDRAK edeceksin; sadece sonsuz kudrete bağlanacaksın. ALLAH?A bağlı yaşayacaksın. İşte Uğur Koşar bu kitap da sana herkes gibi Allah?ı anlatmıyor O?nu adeta hissettirip yaşatıyor!..
- RAHMAN VE RAHİM OLAN ALLAH'IN ADIYLA BAŞLARIM.
- İleri derecede hasta iki adam aynı hastane odasındaydılar. Adamlardan birinin her ögleden sonra 1 saatliğine oturmasına izin veriliyordu, ciğerlerindeki suyun süzülmesi icin. Bu hastanın yatağı odadaki tek pencerenin tam yanındaydı. Diğer hasta ise hep sırtüstü yatmak zorundaydı. Bu iki hasta saatlerce birbiriyle konuşur, eşlerini, ailelerini, evlerini, işlerini, askerlik anılarını, tatilde gittikleri yerleri anlatırlardı birbirlerine. Pencerenin yanındaki hasta, her ogleden sonra oturmasına izin verdikleri saati diğer hastaya pencereden görebildiklerini anlatarak geçiriyordu. Diğer hasta hep bir sonraki günü iple çekmeye başladı, dışarıdaki renkli ve hareketli dünyayı dinlemek için. Pencere, içinde cok güzel bir göl olan parka bakıyordu. Ördekler ve kuğular gölde yüzerken çocuklar model botlarını suda yüzdürüyorlardı. Genç aşıklar, gökkuşağının tüm renklerindeki çiçeklerin arasında kol kola dolaşıyorlardı. Ulu ağaçlar etrafı süslüyor, uzaktan şehrin silueti görünebiliyordu. Pencere kenarındaki adam bunları muhteşem bir detayla anlatırken, odanın diğer ucunda yatan adam gözlerini kapar ve bu muhteşem manzarayı hayalinde canlandırırdı. Sıcak bir öğleden sonra, pencerenin yanındaki adam geçmekte olan bir şenlik alayını tarif etti. Diğer adam bando seslerini duyamasa bile hayalinde canlandırabiliyordu, pencere kenarındaki adamın tasviriyle. Günler ve haftalar geçti. Bir sabah banyo yaptırmak için su getiren gündüzcü hemşire pencere kenarında yatan hastanın cansız bedeniyle karşılaştı. Uykusunda, huzur içinde ölmüştü. Hüzünlendi, hastane görevlilerini cesedi dısarı tasimaları için çağırdı. Uygun zaman geçtiğine kanaat getirir getirmez, diğer hasta pencerenin kenarındaki yatağa tasınmasının mümkün olup olamayacağını sordu. Hemşire memnuniyetle istegini yerine getirdi, hastanın rahat oldugundan emin olduktan sonra onu yalniz bıraktı. Yavasça, duyduğu acıya aldırmadan, bir dirseğine yaslanarak dısarıdaki dünyaya bakmak üzere yatağından doğruldu adam. Sonunda, dışarıyı kendi gözleriyle görme zevkini yaşayabilecekti. Pencereden dışarı bakabilmek için yavasça dönmeye zorladı kendisini. Pencere, boş bir duvara bakıyordu. Adam hemşireye, vefat eden oda arkadaşının pencerenin dışında görünen harika şeylerden bahsetmesine sebep olan şeyin ne olabileceğini sordu. Hemşirenin cevabı, ölen adamın kör olduğu ve pencerenin önündeki duvarı görmediğiydi. "Sanırım seni cesaretlendirmek istedi" dedi
- ''Bilim ve ilim ayrılamaz, dünya Kuran üzerine kuruludur...''
- Onun görüşüne göre mutsuz insan yoktur, mutlu olacağına inanmayan insan vardır ve insanları yorgun kılan yaşam değil, taşıdıkları maskeler ve inandıkları kalıplardır.
- Kendi kalbinin kapısını keşfederek oradan giremedikten sonra cennetin kapısından içeri nasıl gireceksin? Bu yüzden keşfetmen gereken ilk kapı yüreğinin kapısıdır ve sonra sana aşkın kapısı sonuna kadar açılacaktır. Üçüncü kapı ise cennetin kapısıdır. Birinci kapıyı keşfettikten sonra hepsinden rahatlıkla geçebilirsin, anlıyor musun?
- Senin enerjini düşüren insanların farkındasındır, onları kıramadığın için kendi kalbini kırıyorsun; sadece senin enerjini dengeleyen insanları seç yaşamına, bu yaşam senin buraya ilk ve son gelişin. O halde artık insanları kırmamak için yaşayan biri değil, önce kendi kalbini hoş tutan bir insan ol. Senin huzurunla onlar da mutlu olacaktır.
- Zihnin ötesi rahmet ve aşk alanıdır. Zihnin ötesi huzur alanıdır. İnsan zihnin içinde kilitli bir dünyada esir haldedir. Zihin insanı kullanırsa bir köle, insan zihni kullanırsa bir bilgedir.
- Çaresizlik "ALLAH'tan" gelen en güzel işarettir... Dua'nın vaktinin geldiğini gösterir... Süzülüyorsa gözünden yaşlar, hüzünlüyse güzel yüzün... RABBİN seni özlemiş, sesini duymak istemiş demektir... Hz Mevlana
- Çaresizlik "ALLAH'tan" gelen en güzel işarettir... Dua'nın vaktinin geldiğini gösterir... Süzülüyorsa gözünden yaşlar, hüzünlüyse güzel yüzün... RABBİN seni özlemiş, sesini duymak istemiş demektir... Hz Mevlana