- Ömrümüz boyunca ölüm bize el eder, çağırır bizi. Her birimiz ansızın, sebepsiz düşüncelere dalmıyor muyuz, bu hayaller bizi öylesine sarıyor ki zamanı, mekanı farketmez olmuyor muyuz? İnsan bilmez bile ne düşündüğünü; ama sonra kendini ve dış dünyayı hatırlamak, düşünmek için toparlanmak zorundadır. Bu da bir sesidir ölümün.
- Bense onun gözlerine muhtaçtım, bir bakışı yeterdi...
- "Kalp durunca, duygular, düşünceler de kayboluyor mu; yoksa kılcal damarlarda kalan kan sayesinde belli belirsiz bir hayat sürüp gidiyor mu?"
- Yarın birgün henüz kendimi tanıyamadan ölüp gitmekten korkuyorum,zira tecrübelerim bana diğerleriyle aramda ne korkunç bir uçurum olduğunu gösterdi.Anladım ki mümkün olduğunca susmam,mümkün olduğunca düşüncelerimi kendime saklamam gerek
- Kimse kavrayamaz neler hissettiğimi.Kendimden kaçmak istiyordum.Böyle bir raslantı mümkün müydü?Hayatımın olanca bedbahtlığı tekrar gözümün önüne geldi.
- Bu aşağılık dünyada ya onun aşkını isterim yada hiç kimsenin!Hem mümkün mü bir başkasının beni etkilemesi?
- Öte yandan Kör Baykuş?a bir anahtar roman olarak da bakmak doğru değildir.Bu roman ,daha çok sessizce katlanılan bir acının ifadesidir. Bozorg Alevi
- -Ölmek nasıl olur? Dedi -Cevap verdim:?Sen ona söyle ,ben çoktan öldüm!?
- ''Tek tesellim, ölümden sonra hiçlik ümidiydi, orada tekrar yaşamak düşüncesi içime korku salıyor, beni hasta ediyordu. Ben ki henüz yaşadığım dünyaya bile alışamamışım, bir başka dünya neyime yarardı benim?''
- Hata etmeyin. Namazı,orucu nasıl doğru eda edeceklerini anlatmanızı istemiyoruz. Aksine, din adına eski töreleri yaygınlaştırmanızı istiyoruz. Bizim, göğüslerine zincir vuran, bıçakla dilim dilim dilimleyen, çabuk inanır, mutaassıp insanlara ihyiyacımız var. Dindar Müslümanlara değil. Öyle bir şey yapmalı ki çiftçisi, köylüsü kendisini bana, sana muhtaç görmeli, minnet borcu olmalı. Maksadımıza ulaşabilmek için onlar hasta, cahil, kör ve sağır kalmalı.