- Uzun uzun bakıştık. İtimatla, birbirimizi araya araya bakıştık.
- Ah Maria, niçin seninle bir pencere kenarında oturup konuşamıyoruz? Niçin rüzgarlı sonbahar akşamlarında, sessizce yan yana yürüyerek ruhlarımızın konuştuğunu dinleyemiyoruz? Niçin yanımda değilsin?
- "müthiş bir cansıkıntısına ve melankoliye düşmemek için ne kadar gayret ettiğimi görüyorsun.."
- ''Fikir hayatı fikir hayatı diyoruz... En kabadayımız bile gevezelikten başka ne konuşuyor? Kahve münakaşalarıyla zihnimizi inkişaf ettirdiğimizi sanmakla pek akıllıca bir iş yaptığımıza kani değilim...''
- ?Ben böyleyim işte!? dedi. ?Ben garip bir kadınım? Benimle ahbaplık etmek isterseniz birçok şeylere tahammüle mecbur kalacaksınız? Çok manasız kaprislerim, birbirine uymaz saatlerim vardır? Hulasa arkadaş olduğum kimseler için pek müziç ve anlaşılmaz bir mahlukum?? Sonra kendini bu kadar fenaladığna kızmış gibi keskin, adeta kaba bir sesle ilave etti: ?Ama keyfiniz isterse? Kimseye ihtiyacım yok? Kimseye minnettar olmak, kimsenin dostluğunu, lütfunu istemek niyetinde değilim.
- -Nen var Muazzez? -Söyle Muazzez! -Ben yaralıyım galiba Yusuf!.. -Ne diyorsun Muazzez! kim vurdu seni? -Yaran nerede? bir yerde durup bağlayalım!? -Bilmem Yusuf. Nasıl istersen. Yaramın nerede olduğunu bilmiyorum. Yalnız bir yerlerim çok acıyor. Çok acıyor? sonra canım çekilir gibi oluyor. Ama durmayalım, çabuk gidelim! -Nereye gidelim? -Nereye istersen götür Yusuf. Gidelim?
- "Deli olacağım, öleceğim desem yalan söylemiş olurum.İnsan hahammül edemeyeceğini zannettiği şeylere çabuk alışıyor ve katlanıyor."
- "Dünyada bana hiçbir şey, tabiattan melül bir insanın zorla gülmeye çalışması kadar acı gelmemiştir."
- "Bütün yüzüne yayılan, açık, temiz, yalansız bir gülüşle güldü."
- "Zaten küçüklüğümden beri saadeti israf etmekten korkar, bir kısmını ilerisi için saklamak isterdim."