Güneş sanki ışığını kova ile yeryüzüne döküyordu.
İkisi de sustular. Başka bir şey konuşmaya hacet kalmadığını , birbirlerini anladıklarını hissettiler.
Bu ne kadar güzel bir çocuktu Yarabbi ve Yusuf onu ne kadar çok seviyordu.
Bir zamanlar birbirlerinden ayrılmak , birbirlerini kaybetmek ihtimalinin korkusunu çekmiş olmasalar, belki de birbirlerine için ne kadar kıymetli olduklarını hâlâ bilmeyeceklerdi.
Fakat artık dünyada tek bir şeye inanıyorum: O da tecrübe.
Saadet, hayatı olduğu gibi kabul etmektir.
Kendini halinden şikayet etmeye alıştırma! Ömrünün sonuna kadar dövünsen bu hayatın cefası tükenmez; kendine etmiş olursun.
Yusuf baş parmaksız elini uzun uzun seyrederken düşünceleri eski ve acı bir hatıraya doğru uçtu.
İstihfaf ettiği , kendisinden zayıf bulduğu mahlukların mahkûmu olmak harap edici bir şeydi.
Hayatında asıl aradığı şeyin Muazzez olmadığını biliyordu, fakat Muazzez olmadan bunu aramaya muktedir olamayacağını sanıyordu.
Sine Ergün
Mihail Afansyeviç Bulgakov
Virginia Woolf
Susanna Tamaro
Sevan Nişanyan
Emrah Serbes
Markus Zusak
Julian Barnes
Arthur Conan Doyle
Muhammed Bozdağ