- Güneş sanki ışığını kova ile yeryüzüne döküyordu.
- İkisi de sustular. Başka bir şey konuşmaya hacet kalmadığını , birbirlerini anladıklarını hissettiler.
- Bu ne kadar güzel bir çocuktu Yarabbi ve Yusuf onu ne kadar çok seviyordu.
- Bir zamanlar birbirlerinden ayrılmak , birbirlerini kaybetmek ihtimalinin korkusunu çekmiş olmasalar, belki de birbirlerine için ne kadar kıymetli olduklarını hâlâ bilmeyeceklerdi.
- Fakat artık dünyada tek bir şeye inanıyorum: O da tecrübe.
- Saadet, hayatı olduğu gibi kabul etmektir.
- Kendini halinden şikayet etmeye alıştırma! Ömrünün sonuna kadar dövünsen bu hayatın cefası tükenmez; kendine etmiş olursun.
- Yusuf baş parmaksız elini uzun uzun seyrederken düşünceleri eski ve acı bir hatıraya doğru uçtu.
- İstihfaf ettiği , kendisinden zayıf bulduğu mahlukların mahkûmu olmak harap edici bir şeydi.
- Hayatında asıl aradığı şeyin Muazzez olmadığını biliyordu, fakat Muazzez olmadan bunu aramaya muktedir olamayacağını sanıyordu.