- İlkbaharda Almanya'dan dönen Sabahattin Ali, yaz maaşını alabilmesi için Bursa'nın Orhangazi-Orhaneli ilçesine gönderildi. Gazi Terbiye Enstitüsü'nde yapılan Almanca yeterlilik sınavını başarıyla geçti ve Aydın Ortaokulu Almanca öğretmenliğine atandı. Resimli Ay dergisinde düzeltmen ve sekreter olarak çalışan Nazım Hikmet'le tanıştı.
- İnsanları anladım derken ne kadar aldanıyoruz değil mi?
- Ben insanları kendi anlatmalarıyla tanımam.
- İhtiyarlığımda çekilmez bir adam olacağım hakkındaki iltifatına teşekkür ederim. Ama bu tahminin doğru çıkmayacak sanırım. Çünkü ihtiyarlayacağımı kim söyledi. Hep genç kalacağım.
- Haklı olanlar bu yoldan yürüyemezlerdi, hayır, hak hiçbir zaman söz ve fikir tarafını bırakıp tekme ve balyoz tarafını tutmuş olamazdı.
- Sükûn ve rahatı seven mizacımı, karımı, çocuğumu göz önünde tutarak memurluğa devam mı etmeliydim, yoksa memlekette çok okunan ve sevilen, şöhreti sınırlar dışına çıkmaya başlayan bir muharririn sosyal vazifelerini düşünerek açıkça mücadeleye mi atılmalıydım? Bana bu sonuncu vazife daha mühim, daha lüzumlu ve daha kaçınılmaz göründü.
- Ben kızdığımı nadiren belli ederim. Teesürümü de hiç göstermem. Herkes beni keyfi yerinde, daima gülen biri sanır. İşte bunun için yazılarım çok dertlidir. Hayatımda gösteremediğim teessürümü yazılarımda gösteriyorum.
- Ben şimdiye kadar her şeyden çok kitaplarımı severdim. Bundan sonra her şeyden çok seni seveceğim ve kitapları beraber seveceğiz.
- İnsan başkalarına yardım ettiği, başkalarını sevdiği kadar yükselir.
- Dünyadaki bütün felaketlerin, uygunsuzlukların, bayağılıkların sebebi işte bu her şeyden evvel kendini düşünmek illetidir. İlk bakışta insana bir kurnazlık ve akıllılık gibi görünen bu hal hakikatte aptallıktır.