- Biraz büyükçe olan alt dudağını daha çok dışarı çıkarmış, böylece, ağlamak üzeri bulunan küçük bir kız halini almıştı.
- İçimde yarı kalmış bir konuşmanın üzüntüsü vardı. Niçin dünden beri bu noktaya temas etmemiştik? Niçin havadan sudan bahsetmiş, fakat kendimize ait olan şeylere hatta yaklaşmamıştık? Ama belki bu daha iyiydi. Uzun uzun konuşacak ne vardı? Hepsi aynı neticeye varacak değil miydi?
- İlkbahar gibi bir mevsimi olan bu dünya, üzerinde yaşanmaya değer... Ne olursa olsun...
- Bu kadar vukuattan sonra bu ruh hali içinde imkansız bulduğu halde yüzündeki adalelerin kımıldamak ve gülümsemek istediklerini farketti...
- Demek hayat böyle iki adım ilerisi bile görülmeyen sisli ve yalpalı bir denizdir.
- "Ne istediğini bilsen canın sıkılmaz!" dedi. Ömer yalvarır gibi cevap verdi: "Bana istenecek bir şey söyle, uğruna cam verilecek bir şey söyle, hemen dört elle sarılayım..."
- "Bir kadın, tren penceresinden dışarı bakabilir, bu sırada gözüne bir kömür parçası kaçar, o ehemmiyet vermeden bunu ovuşturur ve bu minimini hadise dünyanın en güzel gözlerinden birini kör edebilirdi. Göz mü mühim, kömür parçası mı? Asıl hayat teferruattan ibarettir. Bizim mantığımızla hayatın mantığı asla birbirine uymuyor."
- Çalmak ne demek? Ne garip kelimeler kullanıyorsun. İnsanları anlamakta hala pek gerisin? Zannediyorsun ki, hepimiz birer makineyiz ve evvelden kurulduğumuz gibi işleriz. Bir yerde bir bozukluk oldu mu, derhal orayı söküp atmak lazım!.. En kuvvetli insanın bile bazan ne kadar zayıf anları, istediğinin tam aksini yapmaya mecbur olduğu dakikaları bulunduğunu nasıl inkar edebiliriz? Böyle hadiseler hiç kimseyi olduğundan daha fena, yahut daha iyi yapamaz..
- "...Dünyada insanlar kendilerinden başkasının işiyle alakadar olurlar mı? Belki dedikodu için ara sıra..."
- "Ne kadar?" "Bir iki lira... Fakat nasıl olur?" Öteki acı bir gülüşle: "Merak etme..." dedi. "Maaştan kalma paradır haram değil... Hem senin böyle şeylere kulak asmadığını da bilirim... Al!" Cüzdanını çıkardı. Dört kâğıt lirası vardı. Üçünü ona verdi. Ayrıldılar.