- Namuslu adam kalmamış bu dünyada iki gözüm. Müslümandır, namazında, orucundadır, hakkımızı yemez diyorduk ama, biz onun hatırını saydıkça o, bizim tepemize bindi. Eh, artık çocuk değiliz, yemiyoruz bu numaraları, değil mi ya?...
- Demek hayat, böyle iki adım ilerisi bile görülmeyen sisli ve yalpalı bir denizdi. Tesadüflerin oyuncağı olacak olduktan sonra ne diye bir irademiz vardı? Kullanamadıktan sonra göğsümüzü dolduran hisler ve kafamızda kımıldayan düşünceler neye yarardı?
- Kaymakam diğerlerinin kağıtlarını da , bir kere göz bile gezdirmeden , imzalandıktan sonra yavaşça Hulusi Bey' e döndü: Dün akşamki para için bir senet imzalattilar dedi. Niçin imzaladı niz ? Ne yapayım? Hem görmüyor musun, ne biçimsiz zamanda geldi. Muhakkak kerata bir saattir içerisinin dolmasını beklemis. Her şey bitti dedim ya sana. A iki gözüm, senin bu Hilmi Bey 'e bir kötülüğün dokunmuş değildir. Senden intikam almak istemesine filan imkan yok. Ya senden mühim bir çıkarları var, yahut da başka bir şey. Hilmi Bey senden bu üç yüz bilmem ne kadar lirayı alamayacağını iyi bilir. Kaymakam Bey'i kendisine borçlu etmek zevki için de bu kadar paraya kiymaz. Dur bakalım bir müddet bekleyelim. Herhalde bir kokusu çıkacak. Sen yalnız aklını başına topla ve hiç itidal ini (uygunluğunu) kaybetme. Dünyada düzelmeyecek iş mi olur?
- Hiçbir şey istemiyorum. Hiçbir şey bana cazip görünmüyor. Günden güne miskinleştiğimi hissediyorum ve bundan memnunum. Belki bir müddet sonra can sıkıntısı bile hissedemeyecek kadar büyük bir gevşekliğe düşeceğim. İnsan bir şey yapmalı, öyle bir şey ki... Yoksa hiçbir şey yapmamalı. Düşünüyorum: Elimizden ne yapmak gelir? Hiç!
- Bana öyle geliyorki, hakikaten yapabileceğimiz bir tek iş vardır, o da ölmek. Bak, bunu yapabiliriz ve ancak bu takdirde irademizi tam bir şey yapmakta kullanmış oluruz.
- Hayatta hiçbir şey, uğrunda ölmek için istenmez. Her şey yaşamamız için olmalıdır. Hatta biraz daha ileri gideyim, kendi yaşamamız için... Sen kafanın içindeki yokluğa o kadar saplanmışsın ki, derhal uğrunda can feda edecek bir şey arayarak ikinci bir yokluğa dalmak istiyorsun! Yaşamak, herkesten daha iyi, herkesten daha üstün yaşamak, insanlara hakim olarak, kuvvetli, belki de biraz zalim yaşamak...
- Hayat dediğin başka nedir ki zaten? Ben şuna inanıyorum ki, üç buçuk günlük ömrümüzü kendimize zehir etmemek için ne mazideki hayatımıza ve kaçırdığımız fırsatlara ne de istikbalin olmayacak hülyalarına kulak asmayarak bugünümüze hapsolup yaşamalıyız.
- Göreceksiniz ya, ben dünyadan ziyade kafamın içinde yaşayan bir insanım. Hakiki hayatım benim için can sıkıcı bir rüyadan başka bir şey değildir.
- Muazzez de Yusuf'uhemen hemen aynı hislerle sevmekteydi. Onun aşkında da esas amil, diğerinin "lüzumlu " bir şey olması, onsuz hayatın tasavvur edilmesine bile imkan bulunmamasiydi. Bir zamanlar birbirlerinden ayrılmak, birbirlerini kaybetmek ihtimalinin korkusunu çekmiş olmasalar, belki de birbirleri için ne kadar kıymetli olduklarını hala bilmeyeceklerdi. Hayatları o kadar birbirinin içinde kaybolmuş, birlesmisti. Belki o zaman evlenmeyi de dusunemeyeceklerdi; çünkü buna birbirlerini kaçırmamak için en son çare diye müracaat etmişlerdi.
- Muazzez de Yusuf'uhemen hemen aynı hislerle sevmekteydi. Onun aşkında da esas amil, diğerinin " lüzumlu " bir şey olması, onsuz hayatın tasavvur edilmesine bile imkan bulunmamasiydi. Bir zamanlar birbirinden ayrılmak, birbirlerini kaybetmek korkusunu ihtimalini çekmiş olmasalar, belki de birbirleri için ne kadar kıymetli olduklarını hala bilmeyeceklerdi. Hayatları o kadar birbirinin içinde kaybolmuş, birlesmisti. Belki o zaman evlenmeyi de dusunemeyeceklerdi. ; çünkü buna birbirlerini kaçırmamak için en son çare diye müracaat etmişlerdi