- Riyakârlık tesellide son haddini bulur.
- Hayat sahiden yaşanmaya değmeyecek kadar küçüklükler ve bayağılıklarla dolu!..
- İlkbahar gibi bir mevsimi olan bu dünya, üzerinde yaşanmaya değer...
- ?Kalabalık beni sahiden sıktı. Ben ikide birde böyle oluyorum, bazen bütün insanları boyunlarına sarılıp öpecek kadar seviyorum, bazen de hiçbirinin yüzünü görmek istemiyorum. Bu nefret filan değil? İnsanlardan nefret etmeyi düşünmedim bile? Sadece bir yalnızlık ihtiyacı. Öyle günlerim oluyor ki, etrafımdan küçük bir hareket, en hafif bir ses bile istemiyorum. Fakat sonra birdenbire etrafımda bana yakın birilerini arıyorum. Bütün bu beynimde geçenleri teker teker, uzun uzun anlatacak birini. O zaman nasıl hazin bir hal aldığımı tasvir edemezsiniz. Kış günü sokağa atılmış bir kedi gibi kendimi zavallı hissediyorum.? -İçimizdeki Şeytan-
- "Bu akşam anladım ki, bir insan diğer bir insana bazen hayata bağlandığından çok daha kuvvetli bağlarla sarılabilirmiş." - sf.128
- "Asıl mühim olan, iki insanın birbirini bulması bu derece güç olan şu dünyada, bu nadir saadete ermekti." - sf.138
- "Raif..Şimdi ben gidiyorum!" dedi. "Evet..Biliyorum!" Trenin hareket saati gelmişti. Bir memur vagon kapısını örtüyordu. Maria Puder merdiven basamağına atladı, sonra bana eğilerek yavaş bir sesle, fakat tane tane: "Şimdi ben gidiyorum. Fakat ne zaman çağırırsan gelirim.." dedi. Evvela ne demek istediğini anlamadım. O da bir an durdu ve ilave etti: "Nereye çağırırsan gelirim!"
- Yalnız, gökyüzündeki yıldızlardan çayın dibindeki çakıllara, doğu tarafından kopup gelen bulutlardan batı tarafındaki denize kadar uzanan ve yayılan bu kocaman gecenin içinde, yapayalnızdı. Düşüncelerini hangi istikamete koşturursa koştursun, karşısına kimse çıkmıyordu. Şu anda bu koskoca dünya üzerinde kendisini düşünen bir tek kişi bile mevcut olmadığına o kadar emniyeti vardı ki, acı bir kabadayılıkla kendisi de hiç kimseyi düşünülmeye layık bulmuyor; fakat bundan, sebebini anlayamadığı bir üzüntü duyuyordu. Acaba onu sahiden hiç düşünen yok muydu ve o hiç kimseyi düşünmemekte, kendini yalnız bulmakta bu kadar haklı mıydı?
- "Elleriniz ne kadar soğuktu!" Dedim. Tereddütsüz cevap verdi: "Isıtın" Ve her ikisini birden uzattı.
- Demek hayat böyle iki adım ilerisi bile görünmeyen sisli ve yalpalı bir denizdi.