- Öyle günler gördüm ki, aydın gökler kararıp Bahtım bir bulut gibi üstüme çöker oldu. Her gözümü yumunca tanıdık yüzler görüp. Hayâller alev alev beynimi yakar oldu. Ümitsizlik, gariplik dört tarafımı sarıp Yüzüm sırıtsa bile, içim yaş döker oldu.
- Ruhum bir heykel gibi düşüp parçalanırdı. Bu sesleri duyanlar gülüyorum sanırdı.
- Öyle günler gördüm ki, tabanca şakağımda Tasarladım aydınlık dünyayı bırakmayı. Gönlüm acıklı buldu, en ateşli çağımda Sönük bir yıldız gibi boşluklara akmayı. Tabancanın namlusu ısındı yanağımda, Parmağım istemedi tetiğini çekmeyi...
- Yaşlar ki bir ırmaktır, dertleri sürür gider. Gözyaşları içinde seneler yürür gider.
- Madem ayak ucunda bir kurbağa vaklıyor, Karanlık şimdi bütün cürümleri saklıyor; Onu çiğne sevgilim! Onu çiğne sevgilim!
- En iyi ağaçlardan güzel bir beşik yapın; Ben oraya gürbüz bir çocuk yatıracağım. Yok! İstemez... O kadar süslü olmasın sakın: Ben oraya öksüz bir çocuk yatıracağım...
- Göğsümde gözlerinin sapladığı bir bıçak, Beynimde hayaliyle alevlenen bir ocak... İçerim bu haldeyken herkes garip bulacak: Başımı sükûnetle taşlara vurduğumu...
- Anladım insanlardan geldiğini kederin; Uzak, herkesten uzak bir hayat süreceğim. Benim bu inzivama taarruz edenlerin, Yüzüne hakaretle, kinle tüküreceğim!..
- Korkutmaz beni ölüm, Bir şeytan kadar hürüm. Süremez bende hüküm Ne Allah, ne de Nahit...
- "Bu akşam anladım ki, bir insan diğer bir insana bazen hayata bağlandığından çok daha kuvvetli bağlarla sarılabilirmiş.."