- "Seni seviyorum... Deli gibi değil gayet aklı başında olarak seviyorum."
- "Bir kitabı okurken geçen iki saatin, ömrümün birçok senelerinden daha dolu, daha ehemmiyetli olduğunu fark edince, insan hayatının ürkütücü hiçliğini düşünür ve yeis içinde kalırdım."
- "Kafamın içinde ona söylenecek uçsuz bucaksız şeyler bulunduğunu hissediyordum, senelerce söylense bitmeyecek şeyler."
- "Bitmiyor, sadece bazen belki güneşli bir günde veya kalabalık bir gecede geçtiğini sanıyorsun ama geçmiyor esasında. Alışıyorsun zamanla. Asla bitmiyor..."
- "Sana ihtiyacım yok ki benim! İnsan yalnız da mutsuz olabilir çünkü."
- #Deli olacağım, yahut öleceğim dersem yalan söylemiş olurum.İnsan tahammül edemeyeceğini zannettiği şeylere pek çabuk alışıyor ve katlanıyor.Ben de yaşayacağım...Ama nasıl yaşayacağım!..Bundan sonraki hayatım nasıl dayanılmaz bir işkence olacak!..Ama ben dayanacağım..Şimdiye kadar olduğu gibi..
- Bu akşam anladım ki, bir insan diğer bir insana bazen hayata bağlandığından çok daha kuvvetli bağlarla sarılabilirmiş. Gene bu akşam anladım ki, onu kaybettikten sonra, ben dünyada ancak kof bir ceviz tanesi gibi yuvarlanıp sürüklenebilirim.
- Kaybedilen en kıymetli eşyanın, servetin, her türlü dünya saadetinin acısı zamanla unutuluyor. Yalnız kaçırılan fırsatlar asla akıldan çıkmıyor ve her hatırlayışta insanın içini sızlatıyor. Bunun sebebi herhalde, ''Bu öyle olmayabilirdi!'' düşüncesi, yoksa insan mukadder telakki ettiği şeyleri kabule her zaman hazır.
- Hayat; ancak bir kere oynanan bir kumardır, ben onu kaybettim.
- Sen sevgiline ne verebilirsin sanki? Kalbini mi? Pekala, ikincisine? Gene mi o? Üçüncü ve dördüncüye de mi o?.. Atma be adaşım, kaç tane kalbin var senin?.. Hem biliyor musun, bu aptalca bir laftır. Kalbin olduğu yerde duruyor ve sen onu filana veya falana veriyorsun... Göğsünü yararak o eti oradan çıkarır ve sevgilinin önüne atarsan o zaman kalbini vermiş olursun...