- ... bütün bir ömür sonsuz bölümlere ayrılabilir ve bu bölümlerin hiçbiri bir diğerine bağlı değildir.
- ... benim yanlışlarım hem zihnime hem de irademe bağlı.
- ... Tanrı'yı tanımadan önce başka hiçbir şey hakkında kusursuz bir bilgi edinememiştim.
- Kışın bir inzivada kainatın gizemlerini tabiatın kanunlarıyla kıyaslayarak her ikisinin sırlarını açabilecek tek bir anahtar olduğunu düşünmeye cesaret etti. (Descartes'in mezar taşındaki yazı)
- Zira kendimi o kadar çok şüpheyle ve yanılgıyla kuşatılmış buluyordum ki kendimi yetiştirme çabamdan, giderek cehaletimi daha bir keşfetmem dışında fayda sağlamıyorum gibi geliyordu.
- Bununla birlikte, okullarda meşgul olunan egzersizlerin değerinin de farkındaydım. Orada öğrenilen dillerin, eski kitapları anlamak için zorunlu olduğunu; masallardaki inceliğin zekayı harekete geçirdiğini; tarihteki hatırlanmaya değer eylemlerin zekayı geliştirdiğini ve özenle okunduğunda muhakeme yeteneğinin şekillenmesine yardımcı olduğunu; bütün iyi kitapların okunmasının, onları yazmış olan geçmiş yüzyılların en muhterem insanlarıyla bir sohbet ve hatta düşüncelerinin sadece en iyilerini bize sergileyecek tarzda üzerinde çalışılmış bir söyleşiye benzediğini; belagatin eşsiz bir gücü ve güzellikleri bulunduğunu; poetikanın çok memnuniyet verici incelikleri ve hoşlukları olduğunu; matematiğin çok hassas buluşları olduğunu ve bunların meraklıları hoşnut kılmaya olduğu kadar tüm sanatları kolaylaştırmaya ve insanların çalışma yükünü azaltmaya da onca hizmet ettiğini: töreleri konu alan yazıların fazilete/erdeme ziyadesiyle faydalı birçok öğretici bilgiyle birçok teşvik edici sözü içinde barındırdığını; ilahiyatın cenneti hak etmeyi öğrettiğini; felsefenin, her şeyden, hakikate yakın düşecek şekilde bahsetmenin ve bilgisi kıt kimselerde hayranlık uyandırmanın yollarını ortaya koyduğunu; hukukun, tıbbın ve diğer bilimlerin de o alanlarda kendini yetiştirmiş kimselere itibar ve zenginlik getirdiğini; ve nihayet, bunların hepsini, en batılı ve en hatalı olanlarını bile, asıl değerlerini anlamak ve hataya sebebiyet vermelerinden kendimizi sakınmak için incelenmelerinin faydasını biliyordum.
- Ve nihayet, kötü öğretilere gelince, ne bir simyacının vaatleriyle, ne bir astroloğun kehanetleriyle, ne bir büyücünün göz boyamalarıyla, ne de bildiklerinden fazlasını bilir görünmeyi meslek edinenlerden birinin kurgularıyla ya da böbürlenmeleriyle kandırılacak kadar, o öğretilerin layık olduğu değeri bildiğime kaniydim.
- Bizi ikna eden şey, kesin bilgilerden ziyade adetler ve örneklerdir ve bununla birlikte oy çokluğu, keşfedilmesi biraz zor hakikatler için kıymeti bulunan bir kanıt değildir, çünkü, tek bir kişinin o hakikatleri ortaya çıkarması, bütün bir halkın bunu başarmasından çok daha muhtemeldir; böylece bana, kanaatlerini başkalarınınkine tercih etmek gerekir gibi gelen herhangi bir kimse göremiyordum ve bu durumda kendi yolumu kendim bulmaya teşebbüs etmek zorunda kaldım.
- RENE DESCARTES bu kitapta resmen kuşkunun var olması için zorunlu bir sebep var etmiştir