Resimler ne kadar güzel ya da çarpıcı olursa olsun ,beni asla sözcüklerin tatmin ettiği kadar etmiyordu.Çok fazla şey sunulduğunu hissediyordum,seyircinin hayal gücüne fazla bir şey bırakılmıyordu;çelişkili olan şuydu ki,filmler gerçeğe öykünmeye ne kadar çok yakınlaşırlarsa,dünyayı temsil etmekte o derece başarısız oluyorlardı;ki dünya çevremizde olduğu kadar içimizdeydi de.
Ne kadar umarsız ve mutsuz olursam olayım aynı zamanda özgür biriydim de,ceplerim altın dolu olduğu için bu özgürlüğün koşullarını kendi istediğim gibi koyabilirdim.
Bütün bunların yapmaya değer olup olmadığı üzerinde kafa yormadım hiç.İşim vardı;benim için önemli olan tek şey işimi yürütmek ve sonuna kadar götürmekti.
Uçaklar güvenlidir,hızlıdır,elverişlidir.Bir kere havalanınca başınıza bir şey gelmez.İşte bu yüzden korkuyorum.Öleceğimi sandığımdan değil,ölmeyeceğimi bildiğimden.
Hareket halindeki bıyık,bütün erkeklerin düşüncelerini ifade eden bir araç.Kıpırtısızken ise süsten başka bir şey değil.
Önemli olan dertlerden uzak durmayı nasıl başarabildiğiniz değil,başınız derde girdiğinde bunun üstesinden nasıl geldiğinizdir.
Destedeki bütün kartlar sizin kaybedeceğiniz biçimde dizilmişse o eli kazanmanın tek yolu kurallara karşı gelmektir.
Kanlı canlı bir hayalettir,insan olmayan bir insandır.Hala dünyada yaşasa da orada artık ona yer bulunmamaktadır.Öldürülmüştür,ama hiç kimse onu öldürme kibarlığını ya da inceliğini göstermemiştir.Silinip gitmiştir dünyadan.
İnsanların arasında olamıyordum ve hazır olmadan onların arasına girmeye kalkışsaydım ezilip kalırdım,bunu da biliyordum.
Yaşayan ölüler için bir hastaneydi orası,ruh hastaları için bir ara istasyon;ve o bomboş,kişiliksiz odalarda oturmak,dünyanın her gün yeniden keşfedilmesi gereken bir yanılsama olduğunu anlamak demekti.
Kamuran Şipal
Albert Camus
Paulo Coelho
Recaizade Mahmut Ekrem
Fakir Baykurt
Platon (Eflatun)
Enis Batur
Julian Barnes
John Berger
Umberto Eco