- Şamil ve Kafkas Dağ Gerillaları...
Saldırırsak Ölürüz, Saldırmazsak
Bu Utancı Ömür Boyu İçimizde Taşırız. - İnsanları yönetme sanatını düşünmüş olan herkes, devletlerin, milletlerin, toplumların kaderinin gençlerinin eğitimine bağlı olduğunu bilir. Eğitim taklitçi, ezberci, kopyacı kullar yerine yaratıcı, uygulayıcı, bağımsız düşünebilen yurttaşlar yetiştirmelidir. Eğitimsizlik bireyi de toplumu da yarım ve sakat bırakmaktadır. Eğitimin temel hedeflerinden biri yurt sevgisi olmalıdır. Yurt düşüncesi ve sevgisi her türlü bayağılaşmaya karşı en korunaklı kaledir.
- 3. bölüm: barış sonsuz bir rüyadır
özgürlük; Arnold Toynbee'nin tanım ve anlatımında olduğu gibi, bir fasit daire çevresinde döner durur.
'' dünyanın uygarlık tarihi, şu aşamalardan geçer: kölelikten imana, imandan cesarete, cesaretten özgülüğe, özgürlükten bolluğa, bolluktan bencilliğe, bencillikten itaate, itaatten umursamazlığa, umursamazlıktan özgürlüğün kaybolmasına kadar devam eder.''
sayfa 288-289 - Mazhar Osman Atatürk'le görüşmektedir. Bir ara Atatürk sorar:
- Osman Bey, bu delilik nasıl bir şey?
- Gazi Paşam az da olsa herkeste bir parça vardır, deyince Atatürk:
- Ne demek istiyorsun, bende de mi var?
Hoşsohbet ve sözünü esirgemeyen biri olan Mazhar Osman:
-Ohooo... Sizde herkesten bin beteri var. İçeride ve dışarıda dört iklim yedi cihana kafa tutmak akıllı adamın yapacağı iş mi?
Atatürk dakikalarca güler... - Kararlılık keskin bir bıçağa benzer ve düzgün keser, kararsızlık ise kör bir bıçak gibi kestiği her şeyi parçalar, yırtar.
- 24 Temmuz 1923'te Lozan Barış Antlaşması imzalandıktan sonra Türk heyetinin salonda bulunmadığı bir sırada karşı taraf devletlerin delegasyonunda yer alan birinin: "Türkler bu antlaşma ile hak ettiklerinden fazlasını kazandılar" demesi üzerine, İngiliz heyetinin başında bulunan zat:
"Eğitimden, sermayeden, sanattan yoksun, ticaretten anlamayan bir halkın, kazandıklarını elinde tutması mümkün değildir. Her şeyi başlarındaki önderle sağladılar. O da sonsuza kadar Türklerin kalamayacağına göre, kaybettikleriniz için üzülecek bir şey yok." cevabını verdi. - "Devletin gerçek değeri hakkındaki karar, devletin kendisine değil, ulusun kıymet ve seviyesine bağlıdır. Devletin yüksek vazifesi, esas itibarıyla ulusa düşer. Devletin asli işi, varlığının gücüyle, ulusun her alanda gelişmesine imkân sağlamaktır. Fakat devletler tarihinde bu böyle olmayıp devlette hizmet için kendilerine iş verilmiş olan oligarşi ve bürokrasi mevcut durumu devam ettirmeyi yeğler. Bunlar, devleti bir mekanizma olarak görürler ve varlıklarının tek sebebi bu düzenin sürmesidir. Devlet ve devletin otoritesi,bu gibiler için gayedir.
Buradaki doğal çelişki şudur; halkın kendisi için kurup varettiği bu kurum giderek halka karşı kendini koruma tedbirleriyle örgütlenir." - Muharebe hareket ve sürattir. Gayri nizami harp daha çok hareket ve daha çok sürattir. Klasik muharebe akılla yürütülebilir. Gayri nizami harpte akıl yetmez; çok zeki olmak gerektir. Konvansiyonel çatışmada zebaniyle karşılaşabilirsiniz, gayri nizami savaşta karşınızda şeytan bulunacaktır.
- Muharebe hareket ve sürattir. Gayri nizami harp daha çok hareket ve daha çok sürattir. Klasik muharebe akılla yürütülebilir. Gayri nizami harpte akıl yetmez; çok zeki olmak gerekir. Konvansiyonel çatışmada zebaniyle karşılalaşabilirsiniz, gayri nizami savaşta karşınızda şeytan bulunacaktır.
- Son cümlesi, "Her tarafım sarıldı" oldu.