- Nasıl, sevdikleri kişileri yitirmiş kişiler, "İnanamıyorum ? hemen şimdi, oradan çıkıp gelecekmiş gibi geliyor", diyorlarsa ? bunu da açıkça duyuyorlarsa... ?Ya da, garip bir göz yanılmasıyla, gördükleri bir kişiyi sevgili ölülerine benzetiveriyorlarsa ? bunun bir yanılsama olduğunu da açıkça bilerek...
- Özlem, sana, yalnızlığının değerini de öğretir, yakıcılığını da...
- Ki, nasıl, gelmeyeceğini bildiğini beklemen "bilgelik sevgin" idiyse, gelmişken uzaklaşıp, gidip de geri gelmeyeceğini bildiğini, gene, bekleyebilirsin ?aynı "bilgeliğin" 'sonradanki' biçimi olarak... Bekle.
- Felsefe yapmak, kişinin, gelmeyeceğini bildiği birisini beklemesine benzetilebilir.
- Nasıl, dolgunlaşmış, kocaman, ama yeşil bir Domates, Ekim güneşinde kendisini kızartacak ışınları bulamayınca, dalıyla bağını kesip, kızarmanın, olgunlaşmanın yolunu, çürüme sürecinde ararsa ...
- Çiçek dolu kocaman Ihlamur'un üzerine yağan yaz yağmurunun süzülüp yere düşen her bir damlası biraz kokulanmaz mı?
- yaşanmışlara müteşekkir olmalı
- Biliyor musun, Papatyamı öldürüyorum -hep aynı saksı içinde beslenmeden tutuyorum onu; ben varken biraz su alıyor, yokken de, kupkuru kökleriyle, öyle, Güneş'in altında kalıyor: verebildiği çiçekler, birer dal çıkıntısı yalnızca; yaprakları, sarı kahverengi, yanık ve kavruk -Papatyamı niye öldürüyorum, sence?
- Nasıl, gelmeyeceğini bildiğini beklemen "bilgelik sevgisi" idiyse, geleceğini bildiğini beklemen de, sevginin kendisidir
- Hiçbir zaman çiçek açmayacağı belli olan bir bitki gibi...* *Olabildiğim, yalnızca, birkaç tümceydi. Yalnızca birkaç tümce olabildim. Birkaç tümceydi yalnızca, olabildiklerim.