- Selim de can sıkıcı ve hayal kırıcı görünüşünün, insana yeni heyecanlar ilham etmeyen pısırıklığının farkındaydı. Her gece yatakta bu durumdan kurtulmak için Allah'a yalvarıyordu: omuzları biraz daha genişleyemez miydi? Gittiği partilerde bir kenarda surat asmamak için acaba ona dans öğretilemez miydi? Allah, Selim'e dans öğretmeye pek niyetli görünmüyordu. Her şeye kadir olduğu halde böyle küçük işlerde bile kullarına yardım etmiyordu. Üstelik bu işlere Metin'i memur ediyordu ve Metin de Selim'in beceriksizliğiyle alay ediyordu: Selim'in hiçbir şey öğrenemeyeceğini söyleyerek gülüyordu. Selim ise, kendini Metin'e beğendirmek için çırpınıyordu. Bir yandan da Allah'a başvurmayı ihmal etmiyordu: çok zayıftı, biraz daha kuvvetlenemez miydi? Metin, izci takımında trampet çalıyordu, Selim de trampet bölüğüne alınamaz mıydı? Allah susuyordu.
- Selim çalışkandı, Metin tembeldi derslerde.
Sonunda çalışkan olmanın kötü bir şey olduğuna karar verildi.
İnsan sonunda kendisini, sınıf birincisi olmak gibi aşağılık bir tutkuya kaptırıyordu.
Bir karne, sınıf ikincisi olursa, dünya başına yıkılmış gibi oluyor, günlerce sapsarı bir suratla, kimseyle konuşmadan dolaşıyordu.
Üstelik arkadaşları çalışkan olmadığı için, derdini anlayacak, onunla paylaşacak biri bulunmuyordu; yalnız kalıyordu.
İnsanla alay ediliyordu.
Hayatta başarı kazanan bütün insanların, okul yılları başarısız geçmişti.
Çalışkan olmak, ilerisi için kötü bir işaretti.
Böyle insanlar para kazanamaz, kadınlarla ilişkide başarıya ulaşamazdı.
En kötüsü, hayatın dışında kalırdı.İnsanların ıstıraplarına yabancı olurdu.
Hiçbir zaman gerçekleri göremezdi. - Fakat, Selim'de can sıkıcı özellikler vardı. Tanıştığı kızları adam etmeye kalkıyordu. Onların, kitaplardan ve ondan bundan ödünç aldıkları romantik hayallerini ciddiye almıyordu.
- İki el kere iyi ayak dört eder.
- Tanrı, tutunamayanlardan rahmetini esirgemesin.
- Sahte olmaktansa yaşamamak iyidir Turgut.
- Hayatımın, başı ve sonu belliydi; hiç olmazsa ortasını kaçırmamalıydım.
- Herkesin rahatça yaptığı işlerde, karşısına anlamsız güçlükler çıkıyordu.
- Yalnız kalmaktan da kalmamaktan da korkuyordu.
- Ne düşüneceğimi bilemiyorum. Düşünebildiğim gün yazsam mı dersiniz?