- Kötü bir resim asarım korkusuyla hiç resim asmadım; kötü yaşarım korkusuyla hiç yaşamadım. Bana acımayın. Ben kötüyüm; sizlere karşı kötü duygular besledim içimden. Beceriksizliğimden uygulayamadım kötü düşüncelerimi.
- Benim bütün işim oyundu, bunu biliyorsun Turgut. Hayatım, ciddiye alınmasını istediğim bir oyundu.
- İnsan gerçeklere karşı durur: yaşar ve olduğu gibi olmayı sürdürür.
- Beni bir gün unutacaksan bir gün bırakıp gideceksen boşuna yorma derdi, boş yere mağaramdan çıkarma beni. Alışkanlıklarımı,özellikle yalnızlığa alışkanlığımı kaybettirme boşuna.Tedirgin etme beni. Bu sefer geride bir şey bırakmadım tasımı tarağımı topladım geldim, neyim var neyim yoksa ortaya döktüm. Beni bırakırsan sudan çıkmış balığa dönerim
- Beni bir gün unutacaksan bir gün bırakıp gideceksen boşuna yorma derdi, boş yere mağaramdan çıkarma beni. Alışkanlıklarımı,özellikle yalnızlığa alışkanlığımı kaybettirme boşuna.Tedirgin etme beni. Bu sefer geride bir şey bırakmadım tasımı tarağımı topladım geldim, neyim var neyim yoksa ortaya döktüm. Beni bırakırsan sudan çıkmış balığa dönerim
- sevgili bilge,
bana bir mektup yazmis olsaydin, ben de sana cevap vermis olsaydim. ya da son bulusmamizda buyuk bir firtina kopmus olsaydi aramizda, ve bircok soz yarim kalsaydi, bircok mesele cozume baglanamadan buyuk bir ofke ve siddet icinde ayrilmis olsaydik da yazmak, anlatmak, birbirini seven iki insan olarak konusmak kacinilmaz olsaydi. sana, durup dururken yazmak zorunda kalmasaydim. butun meselelerden kactigim gibi uzaklasmasaydim senden de. insanlari, eski karima yapmis oldugum gibi, buyuk bir bosluk icinde birakmasaydim. kendimden de kaciyorum gibi beylik bir ifadenin icine dusmeseydim. bu mektubu cok karisik hisler icinde yaziyorum gibi basmakalip sozlere basvurmak zorunda kalmasaydim. ne olurdu, bazi sozleri hic soylememis olsaydim; ya da bazi sozleri hic soylememek icin kesin kararlar almamis olsaydim. sana diyebilseydim ki, durum cok ciddi bilge, aklini basina topla. ben iyi degilim bilge, seni son gordugum gunden beri gozume uyku girmiyor diyebilseydim. gercekten de o gunden beri gozume uyku girmeseydi. hic olmazsa arkamda kalan butun kopruleri yiktim ve simdi geri donmek istiyorum, ya da donuyorum cinsinden bir yenilgiye siginabilseydim. kendime, soyleyecek soz birakmadim. kuvvetimi buyutmusum gozumde. aslina bakilirsa, bu sozleri kullanmayi ya da boyle bir mektup yazmayi bile, ne sen ne ask ne de hicbir sey olmadigi gunlerde kendime yasaklamistim. sen, ask ve her seyin oldugu gunlerde boyle kararlar alinamazdi. yasamis birinin olu yargilariydi bu kararlar. simdi her satiri, bu satiri da neden yazdim? diyerek ofkeyle bir oncekine ekliyorum. - 'Bizim için hüküm hep aynıdır. Kısa bir hükümdür: beklediğimiz ve inanamadığımız bir hüküm. Yalnız bizim için çıkarıldığını sandığımız, oysa sayısız kopyası olan ve ayrıntılara inmeyen bir hüküm. Biraz para verilince, biraz tatlı davranınca yumuşayan ve gene de aslında hiçbir biçiminin bizim için önemli olmadığını bildiğimiz bir hüküm.' Turgut kendine acıyordu. Ölümün getirdiği durgunluğu yırtmak istiyordu: 'Bir yarayı dokunur mu bizlere?' Selim başını salladı: 'Öldükten sonra neyin yararı dokunur ki?'
- Başkalarının yaptıklarını silmeye çalıştım: mürekkeple yazmışlar oysa. Ben kurşun kalem silğisiydim. Azaldığımla kaldım.
- "(...)En kötüsü, hayır demeyi öğrenemedim. Yemeğe kal, dediler: kaldım. Oysa kalınmaz. Onlar biraz ısrar ederler; sen biraz nazlanırsın. Sonunda kalkıp gidilir. Her söylenileni ciddiye almak yok mu, şu sözünün eri olmak yok mu; bitirdi, yıktı beni."
- -Herkes geçer diyor. Geçer mi Efendim?
-Herkes ne bilir acımı Olric?
Her gün biraz daha acır sonra, biraz daha ve biraz daha. Ama en sonunda ne olur biliyor musun Olric? Geçmez evet geçmez. Geçti sanırsın ama geçmez... Örneğin, alışverişe çıkarsın bir mağazaya girersin. Öyle bir şarkı çalmaya başlar ki hatırlatır, dağıtır. Geçmez...
Geçer sanırsın ama geçmez. Daha az akla gelmeye başlar, alışıyorum galiba dersin. Arkadaşlardan biri görmüştür onu biriyle bir yerde bir şeyler içerken. Boğazın kurur, yutkunamazsın ama geçmez... Geçer sanırsın ama geçmez. Telefonun ekranında duvar kâğıdı değildir artık, kendinden bile sakladığın bir fotoğrafını görürsün aklındaki galeride. Gözüne çarpar, hatırlatır. Vurur, geçmez. Rehberden adını silmişsindir, numara aklından geçip gitmez. Oturduğu semtin otobüsü önünden geçer sen durakta gözlerin dolmuş beklerken. Defalarca doğru durakta inme telaşı yaşadığın o toplu taşıma faaliyeti gözden yaş taşırma hareketine döner. Binmezsin, ama geçmez. Yine Geçti sanırsın Olric, unuttum dersin. Ama geçmez Olric... Adına bir filmde rastlarsın, alelade bir radyo programının canlı bağlantı kısmında istek bir şarkı üzerine. "Sezen Aksu Vazgeçtim" talep olunmuştur. Çalınır, geçilmez. Acır, geçmez. Birilerini öpüşürken gördüğünde gözünüze çarpan ani bir düşünce ile sarsılır dudağın bir başka dudağa geçme eylemi ve ardından gelen. O da birini öpüyor mudur acaba sorusu ve muhtemeldir öpmesi. Canın acır için kanar, geçmez... Başka birini basmak istersin kanayan yarana. Saçı onun gibidir, gözleri onunkiler gibi kocaman. Sesi onunki gibi ince. Bakarsın, gördüğün o değildir. Hayal kırılır, parçalar esner. Dağılır, ama geçmez. Acır ama geçmez Olric.