- Yetişemiyorum. Her tarafa koşuyorum. Ben göğüslemeden, ipleri kaldırıyorlar.
- Gündüz, çevremizde dolaşan bir sıcaklık ve gece yatağımızda bir rahatlık ya da gündüz, çevremizde bir rahatlık ve gece yatağımızda dolaşan bir sıcaklık uğruna bütün hayallerimizden vazgeçmemiz gerekiyordu.
- Ağzının, güzel dudaklarının kenarında bir gülümseme yaratmak için, ne uzun yollardan geçiyorsun. Kendinden veriyorsun ve durmadan eksiliyorsun.
- Hiçbir şeyin önemi yok, geriye biraz izmarit kaldıktan sonra. Sonunda temiz havaya dönülür.
- Hayata bu gecekonduda başlasaydım bile, eski günahlarımın altından kalkmış olsaydım bile, gene hiçbir şey değişmezdi. Oysa kendi kendime söz vermiştim; bu sefer başka olacak demiştim. Ne talimler yapmıştım: Kendini unutma, kendini unutma, düşün, karşındakine kapılma, önce duymamış gibi yap, acelesi yok, bazı şeyler de bırak kaçsın, yeni bir ülkedesin fırsatı kaçırma. Hayat talimlere benzemiyor albayım. Gerçek mermiler, insanı yaralıyor.
- Ben, ergenlik öncesi hayallerimin sıcak bir görüntüyle teselli edilebilmesi uğruna bütün soyutluklardan vazgeçiyorum. Sevgi, yakınlık arzu, ilgi, merak, güzellik gibi susamış olduğum bütün kavramları ellerimle tutmak için büyük bir gerginlikle sarılıyorum sana. Benim gerçekliğim seni rahatsız ediyor. İlişkimizin sonsuza kadar uzanması için belirsiz ve esrarlı bir yaşantı istiyorsun sen.
- İnsan görmekle bile bazı şeylerin ağırlığına dayanabilir, avunabilir, hayal kurmaya devam edebilir. Sen anlamazsın tabii. Anlamak için, insanın bazı eksik yönleri olmalı.
- Sinirimden gülüyorum albayım. Çünkü sinirlerim artık gülmek için kafamın neşelenmesini beklemiyor.
- Bütün bunları yazarken hissediyorum ki, bu satırları okuyunca bana biraz acıyacaksın. Fakat bunlar yazı, Sevgili Bilge; kötülüğüm, kelimelerin arasında kayboluyor.
- Bu mevsimlerle nasıl ilgilenir insanlar? İçimin mevsimlerine de hiç uymaz şu tabiat.