- Bütün hayatımı kelimeler uğruna harcadım, içi boş kelimeler uğruna. Kelimelerin gerçek anlamlarını bilmeden, onlarla oynadım. Oyunları da kelimelerin içinde tutukladım.
- ''Elimden başka türlüsü gelmiyor albayım; ortaya rezillikten başka bir şey çıkaramıyorum.''
- ?yaşasın papatyalar; canım papatyalar. seviyorum sizleri. sizler ki bütün kış, toprağın altında, yalnız bizi düşünürsünüz ve ilkbaharda hemen seriliverirsiniz ayaklarımızın altına. canımlarım benim. seviyorum sizleri insan kardeşlerim. durup dururken seviyorum işte. sevip duruyorum. kollarımı açıp bütün insanlığı kucaklıyorum. papatyalar gibi sizi koparıp göğsümde tutmak istiyorum...?
- Canım. Seni görmek istiyordum kısacası. İnsan görmekle bile bazı şeylerin ağırlığına dayanabilir, avunabilir, hayal kurmaya devam edebilir. Sen anlamazsın tabii. Anlamak için, insanın bazı eksik yönleri olmalı.
- Biz her şeye hayret eden bir millet olduğumuz için albayım, sevinç ve şaşkınlıkla ellerimizi çırpıyoruz. Zaten biz her zaman alkışlarız. Beğensek de, beğenmesek de, oyumuzu versek de, vermesek de, her şeyi oyun sandığımız için durmadan ellerimizi çırparız. Ruhbilimciler de öyle söylüyor. Çocuk kalmak iyiymiş. Biz de iyi kaldık albayım; medeniyet bizi bozamadı.
- Bu, bir tabiat kanunu idi: Beklemesini bilenler, tabii fırsatlardan istifadeyi her ne kadar düşünmezlerse de, ayaklarına kadar gelen nimetleri teperek, masum arzularının onları sevkettiği mecradan tamamiyle uzaklaşamazlar.
- Dinlemem albayım. Sonra beni de dinlerler diye çok dinledim. Şimdi sıra bende. Buraya konuşmak için geldim
- Ben iç dengemi kaybetmedim. Demek bütün bu üzüntüleri yaşamaya ihtiyacım varmış.
- Biz, her şeye hayret eden bir millet olduğumuz için albayım, sevinç ve şaşkınlıkla ellerimizi çırpıyoruz..
- Belirli düşüncelerim yoktu. Bazı şeyleri de düşünmekten korkuyordum. Bugün sağlam inançlarım var. Düşünceler de insanları iyileştirebilir.