- Biliyorum doktor, en çok merak ettiğin organdır kalbim. Onun bana ait olduğunu söylüyorlar doktor. İşte buna dayanamıyorum.
- Sevgili Bilge, Bana bir mektup yazmış olsaydın, ben de sana cevap vermiş olsaydım.
- yeteneklerimi,sevgisizlik yüzünden boşuna harcamıştım: Resim yapmayı becerebildiğim halde,resmini yaptığım şeyi bir türlü sevemediğim için,resimler biçimsiz olmuştu,yarım kalmıştı.
- Acaba, yarım bıraktığım kitapların kaçıncı sayfasında kaldığımı hatırlayabilecek miydim? Acaba bir zamanlar şu ay meselesi yüzünden sevmediğimi düşündüğüm tabiatı, sever gibi olmuş muydum hiç? Acaba ağaçtan, ottan ya da uçamayan böceklerden filan bir yerlerden sevmeye başlamış mıydım? Bir yerden sevmeye devam edebilir miydim? Çünkü sevmek, yarıda kalan bir kitaba devam etmek gibi kolay bir iş değildi. Ya hiç sevmemişsem bugüne kadar?
- Ben anlatmak, filan falan demek istemiyorum. Sonum geldi Olric.. Kendime yeni bir önsöz yazmak istiyorum. Yeni bir dil yaratmak istiyorum. Beni kendime anlatacak bir dil. Çok denediler, efendimiz. Allah?tan ne denediklerini bilmiyorum, Olric. Hiçbir geleneğin mirasçısı değilim. Olmaz diyorlar. İsyan ediyorum. Az gelişmiş bir ülkenin fakir bir kültür mirası olurmuş. Bu mirası reddediyorum Olric. Ben Karagöz filan değilim. Herkes birikmiş bizi seyrediyor. Dağılın! Kukla oynatmıyoruz burada. Acı çekiyoruz. Kapı kapı dolaşıp dileniyoruz. Son kapıya geldik. İnsaf sahiplerine sesleniyoruz. Ey insaf sahipleri! Ben ve Olric sizleri sarsmaya geldik. Dünya tarihinde eşi görülmemiş bir duygululukla ve kendini beğenmişçesine ve sankibizdenöncebirşeysöylenmemişçesinegillerden olmaktan korkmadan kapınızı yumrukluyoruz. Dilenciler krallığının en küstah soylusu olarak kişiliğimizi burnunuza dayıyoruz. Dinden imandan çıktık. Deli dervişler gibi saldırıyoruz. Açın kapıyı! Biz geldik! Korkudan dudağınız uçuklamasın.
- Böylesine rezil bir yenilgi görmemiştim. Turgut evlendiği zaman ben de evlenmeliydim. Çatal-kaşık fasulye pilakisi karşısında böyle ağır bir yenilgiye uğramayacaktım. Oysa fasulyeyi ne kadar severdim. Her şeyle aramı bozdum artık. Her şey bana düşman kesildi. "Tanrım" diye düşündüm ilk defa. İlk defa Tanrım dedim. Bıraksınlar beni artık.
- Sana bazı şeyleri anlatamadım. Bir iki yıl daha yaşasaydın ya da dünyaya dönseydin -kısa bir süre için- her şey başka türlü olurdu sanki. Çaresizlik yüzünden birçok şeyin anlamı kayboluyor. Sen olmadıktan sonra sana yazılan mektup ne işe yarar?
- Kelime oyunu yapıyorsun Selim. Benim bütün işim oyundu , bunu biliyorsun Turgut. Hayatım ciddiye alınmasını istediğim bir oyundu.
- Herkesin işine karıştın işin olmadığı halde oysa ölmek bile , kendilerine böyle bir görev verilenlerin işidir.
- Karısına sırtını döndü , kolunu yataktan aşağı sarkıttı. Hayat , düşünceleri tutan bir hapishanedir. İnsan , can sıkıcı bir saç demetidir , ben de akılsız bir robotum. Uyuyakaldı.