- Öyle bir yerdeyiz ki, hiç de burada, hep de. ( syf 156 )
- Neyi yapmamayı bulmalı. 1) Başkasını boş ver. Ona kendini adamak istesen de boş ver. Sen kendini kendine ada. Adamadan da sevgi, aşk var, aile var, eğlence var. 2) Sağlığına şükret. Kısa süre seninle. Sarıl kendi koluna, öp. İçinde ne ritimler çalıyor, ne damarlar ne kanları nerelere taşıyor o uzun düz et parçasında, haberin var mı senin? ( syf 174 )
- Bir keresinde biri bana, bilmediğin bir yerde kaybolmanın iyi bir şey olduğunu söylemişti. Karşılaşman gerekenlerle buluşma noktandı onlar. ( syf 176 )
- Zekasıyla kıvılcımlar saçarak, hiç katılmadığım şeyleri savunan insanlara hayranlık duyarım. Tezlerini öyle deliksiz dile getirirler ki, içeri sızamazsınız. ( syf 191 )
- Merdivenleri çıkabilmenin tadını çıkartın ve asansörü yaşlılarla ihtiyacı olanlara bırakın. ( syf 213 )
- " Bütün mutlu aileler birbirine benzer. Her mutsuz aileninse kendine özgü bir mutsuzluğu vardır." Tolstoy diyor bunu Anna Karenina'da ( syf 222 )
- Hani, nasıl başlarsa öyle gider diye bir laf vardır. İşte aile nasıl başlarsa hayat da öyle gidiyor. ( syf 222 )
- Kendi ağzından çıkan şeylere inanamaman lazım. Öyle zamanlar güzel şarkı çıkıyor. ( syf 228 )
- Bir şeyi müzikli anlatamazsan, ölecekmişsin gibi geldiğinden yazacaksın. ( syf 229 )
- Bir kere şunda anlaşalım: Dışarıdan nasıl göründüğümüzü bilmiyoruz. Bu konuda aynalara güvenemeyiz, çünkü onlar bizim sudaki yansımamız kadar biziz. ( syf 232 )