Rüya gerçeğin sılası. (208)
Öyle ezildi ki içim hüzün desem yetmiyor, keder desem yetmiyor. (227)
İnsan, içindeyken yangının hacmini bilmiyor. (228)
Tanrım, nasıl bir çölüm şimdi ben ki her yağmur damlasını, daha bağrıma düşmeden, kurutuyorum. (244)
''Kahramanı sen olsan da, hikâye benim...''
Bir tek veya milyon, fark etmezdi. Çünkü birinin ölümü her birinin ölümü gibiydi. Çünkü her insan bir evrendi ve her ölüm evrenin sönüşü demekti. Bu yüzden tek masumun dahi öldüğü yerde hiçbir haklı gerekçeden söz edilemezdi. Savaş insanı canavarlaştırıyordu ve insanın insana ettiğini kimse kimseye etmiyordu..
Birilerinin mucizesi olmak lâzım...
Ama yazmak iyi geliyor. Yazdıkça içimdeki zehri akıtacağım sanıyorum. Yazarsam, bütün bu dehşetin kelimeler dünyasında bir karşılığını bulursam bir parça hafifleyeceğim zannediyorum. Kelimeye dökülen acım bir taraftan hafifliyor Yazdıkça kendime ve bütün bu olanlara uzaktan bakabiliyorum çünkü. Uzaktan baktığımda ise başka bir zamanın, başka bir hayatın varlığına olan inancım pekişiyor. Kendi bedenini gören bir ruhum ben şimdi.
Görüyor ama görünmuyordum. Öyle mi? Konuşuyor ama işitilmiyordum. Dokunuyor ama fark edilmiyordum. Vardım ama yoktum. Gölgeydim sadece!
Sen öyle çağırmasan ben böyle gelmezdim. Ben böyle çağırmasam sen öyle gelmezdin.
Abdülkadir Geylani
Jiddu Krishnamurti
Carl Gustav Jung
Susan Elizabeth Phillips
Wilhelm Reich
Tami Hoag
Kahraman Tazeoğlu
Orhan Pamuk
Agatha Christie
James Joyce