Bak kendi içine. Yapraklanmış ağacımın kimden tohum aldığını, kökümün nerelere dek uzandığını orada göreceksin. Gör kendini, fazla uzaklara gitme, o zaman benim kime benzediğimi bileceksin. Hepimizin babası atası sen değil misin?
Unutma..! Harfe dönüşen kelam yok olmaz. Sen unutsan ben unutsam, gökler unutmaz..
"Sevginin yanılgısı yok. Yanlış olan neyi sevdiğini bilmemek ve yolu yanlış çizmek. Hangi kaynaktan geldiğini suyun, hangi dağın üstünden döküldüğünü aydınlığın, bilmemek. Bilmemek yanlış kılar sevgiyi..."
"içinden şiirsiz geçilemeyecek kadar derin gözleri vardı"...
Aşktan bahsettik, aşkı tanımıyorduk. Öldük, ölmüyorduk. Sadakatten söz ettik, sadakati bilmiyorduk. Sevdik, aslında sevmiyorduk. Aldık, veriyorduk; verdik, alıyorduk. Söz yerini buluyordu sadece, iyi düşüyordu, uygun. İçimiz bir hoş. Habire büyüyorduk.
Söylemesek ölürdük. İnanmadan söyledik, yine öldük.
Bir yaşantıya tekabül eden kelimenin aynı yaşantıyı alıcıda tekrarlayabilmesi için, o yaşantının bir kez olsun alıcının nefsinde tecrübe edilmiş olması gerekiyor.
İfade iç dünyamıza yetişemez, duygu dilden zengindir.
Alın Hollywood başyapıtlarını. Bana siyah-beyaz bir Türk filmi verin. İçinde eski bir Türkan Şoray olsun.
Bir şimşek parıltısı kadar kısa bir parçasında zamanın, Levh-i mahfuza ışık düşen Kalubelâ'da. Hissesine düşenin ne olduğunu az zaman sonra çözecek. Teknesini azgın dalgalara çevirip de sarp kayalıkların hesabını yapmayacağı bir zaman gelecek. Ve kayalıklara bindirip de, teknesinin enkazına tutunduğu gün. Neler kaybettiğinin hesabını yapmak aklına gelmeyecek.
Oya Baydar
Ahmet Turgut
Laurent Gounelle
Andrey Platonov
Soner Yalçın
Woody Allen
Attila İlhan
Thomas Harris
Umut Sarıkaya
Yılmaz Yeşildağ