"Yanarak var olmayı kabullenmekle sönerek yok olmak arasında yapılacak seçimden ibaretti bütün hikâye.."
?İkiydi dünya.Günahı bu dünyada su, öbür dünyada ateş temizlerdi.Ateş bu dünyada uyarıcı, ahirette azaptı.Azabın arkasından gelirdi arınma.Benimse bu dünyada azapla ateş arasında bir acı gülümseme kadar payım vardı..?
"Onu, her şeyi terk ederek, her şeyi göze alarak, yaktığım gemilerde ben de yanarak, yıktıklarımın enkazı altında ben de kalarak sevdim. Hiçbir şeye akıl yetiremeyen çocukların berrak sevinciyle sevdim. Onu, ömrümün bundan sonrasına dair kuş gözü kadar bir ayrıntıyı dahi merak etmeyecek kadar mutlu olarak sevdim. Onu, gördüğüm o ile göremediğim o arasındaki uçurumları hesaba katmayarak sevdim.."
?Bir gün cennete kabul edilirsek, derdim Nihâde'ye, ömrüm; orada bir nar ağacının altında buluşalım olur mu?"
Allah'ım. Sen aç ve açıkta olanlara yardım et. Kurda kuşa da himmet et. Onlar da sana emanet.
Aslında hep de oradaymış gerçek, bir yere gittiği yokmuş. Meğerki perde inmiş üzerine.
Zaman iyi bir öğretmendi ama bu ne pahalı bedel, bu ne kabadayı bilgiydi.
Suna, Herkesin payına bir şey düşüyor şu dünya aleminde. Kimi öyle kimi böyle. Kimi öncesinde kimi sonrasında. Kimi kendini koruyor kimi saldırıyor. Kimi susuyor kimi söylüyor. Kimi inanıyor kimi yalanlıyor. Kimi seviyor senin gibi kimi kaçıyor benim gibi. Sonra kimseyi vuramayınca hayata kendini vurduruyor. Bir ben. Eyleyemedim. Ben yüzmeyi sığ kıyılarda öğrendim. Denizin dibindeki uçurumları görünce gerisin geri dönüverdim.
Yıldızların aydınlığı gecenin karanlığındadır.
Gerçek diye tek şey varsa, gerçek tek bir şeyse yani, onun benim tarafımdan nasıl göründüğünü sana anlatmaya kalkışsam, aramızda bir köprü kuramadan boğulur giderim. Zahirim bunca ortadayken içimi sana anlatmaya kalkışsam utanırım. Öyleyse ne? Niye yazıyorum? Bilmiyorum. Bu satırların sonuna varabilirsem seninle birlikte ben de öğreneceğim neden yazdığımı. Bir kuyunun başında yalpalıyorum. Herkes bir tarafımdan tutmuş, beni oradan geri çekmeye uğraşıyor. Herkes ne yaşadıysam onu bana unutturma derdinde. Herkes aynı şeyi söylüyor. "Unut artık. Düşünme" Tek çare unutmakmış gibi. Şu yeryüzünde yaşanmışın dönüp geriye bakması olmasa unutabilirim ben de. Keşke biraz daha az düşünebilsem. Ama ben en fazla dönüp geriye bakabiliyorum. Ve hep hatırlıyorum.
Katharine Burdekin
Soner Yalçın
Susan Elizabeth Phillips
V. C. Andrews
Hermann Hesse
Nahid Sırrı Örik
Sadettin Ökten
Ömer Hayyam
Rick Riordan
Max Weber