Bir acıya tahammül edebilmek ancak ondan daha büyük bir acıyla yüz yüze gelmekle mümkün olabilirmiş.
?Biraz düşündü ve ekledi: ?Günah da ah?la kafiyelidir. O da siyah?la, simsiyah?la, vah?la, eyvah?la. Lakin hepsi de Allah?la. Ah?tır kafiyelerin en güzeli..?
Bir tarafımız hep kırık kalacak belki ama ihtimal bir kafiye tutturabiliriz. Bütün yorgunluklarımızı yekdiğerinde dinlendirebilir, birbirimize sığınabilir, iki ayrı ırmağın delicesinde değil bir ırmağın derininde akabiliriz. Yeniden diyebiliriz.
"Yo, yo! E kuzi ağlama! Sana bir şey olmadi."
Ölmeyi bayılmak zannediyordu şimdiki ateşli gençler ve resimdeki yangına bakarak yanmayı, yanmak zannediyorlardı.
Yeryüzünde her şey iyi ya da kötü arasındaki mücadeleden ibarettir. İnsana düşen bu ikisi arasında kendi safını seçmektir.
Yangın gelince sıradan ayrıntılar anlamını yitirdiği gibi harikulade de sıradanlaşıyordu zahir.
Biz havanın, suyun, toprağın ve ateşin saflığına inanırız. Bu dört unsur temiz olduğuna göre doğa temizdir. Oysa çürüyen bir insanın bedeni tabiatı kirletir. Onun için ölülerimizi toprağa gömmeyiz biz, ateşte yakmayız, suya atmayız, açıkta kendi haline bırakmayız
Aşk olunca en çok da ölüm hükmünü kaybediyor ve insan kendisini ölümsüz zannediyordu.
Ne çok sıkıntı çektik ömrümüz ilerledikçe. Üstelik ölümlüydük.
Aliya İzzetbegoviç
Sigmund Freud
Anne Rice
Rainer Maria Rilke
Robin Sharma
Bertolt Brecht
Bertrand Russell
Mina Urgan
İlber Ortaylı
James Joyce