- Oportünizm kendisini her zaman yalnızca Marksizm-Leninizm'in doğrudan doğruya inkarlarıyla göstermez. Bazen metne düşkünlük, kurama dogmatik olarak yaklaşmakta oportünizmdir.
- Kapitalistlerin ideali, işçileri ve köylüleri boyun eğen, sömürünün yükünü ses çıkarmadan taşıyan hizmetliler olarak görmektir. Kapitalistler, buradan yola çıkarak işçilerde ve köylülerde yüreklilik ve mertlik gibi nitelikleri eğitmek istemezler. Onların hiçbir şekilde öğrenim görmelerini istemezler. Öyle ya, okumamış ve geri kalmış insanlarla başa çıkmak çok daha kolaydır!
- Burjuva toplumunda emekçi insan, doğumundan ölümüne dek egemen sınıflar için uygun olan düşünce, duygu ve alışkanlıkların sürekli etkisi altında bulunmaktadır. Bu, bazen güç seçilir biçimler alarak, sayısız yollar-yöntemler aracılığıyla gerçekleşmektedir. Kilise, okul, sanat, basın, sinema, tiyatro, çeşitli örgütler, hepsi birden kitlelerin bilincine burjuva dünya görüşünü, burjuva ahlakını, alışkanlıklarını vb. aşılamak için birer silah görevini yükümlenmektedir.
- Devrim öncesi dönemde iyi çalışan insan objektif olarak kapitalizme yardım ediyordu. Bununla kendi kölelik zincirlerini olduğu gibi, bir bütün olarak işçi sınıfının zincirlerini de sıkıyordu. Bugünse sosyalist toplumda iyi çalışan insan sosyalizmin yanında yer alarak, yalnızca sosyalizmin yolunu başarıyla temizlemekle kalmaz, aynı zamanda dünya proletaryasının kölelik zincirlerini de parçalar. O, sosyalizm uğrunda faal bir savaşçıdır.
- Komünizm: Mümkün olduğu kadar daha fazla ürün ver ve bu ürünler mümkün olduğu kadar iyi nitelikte olsun. Burada ben sadece bedensel emeğin değil, akılcı emeğin de; mühendislerin, mimarların, yazarların, öğretmenlerin, doktorların, artistlerin, ressamların, müzikçilerin, şarkıcıların vs. ürünlerini göz önüne almaktayım.
- Lenin, Sovyet hükumetinin varlığının daha ilk yılında şöyle diyordu:
"Para konusunda özenli ve vicdanlı olarak hesap tut, kullanımda idare et, işinde yan çizme, hırsızlık yapma, en sıkı iş disiplinine uy! İşte burjuvazi bu gibi söylevlerle sömürücü sınıf olarak egemenliğini gizlediği zamanlarda, devrimci proleterlerin haklı olarak alay ettikleri bu sloganları, bugün burjuvazi devrildikten sonra, şu anda günün sorunları ve başlıca şiarları durumuna gelmiştir." - Vatana karşı; sosyalist vatana karşı sevginin, vatanseverliğin gelişmesi de, gene sosyalist eğitimin zorunlu oluşturucu öğesidir.
"Vatansever" sözcüğü ilk 1789-1793 tarihli Fransız devrimi döneminde ortaya çıktı. O zamanlar halk davası uğrunda savaşanlar, cumhuriyeti koruyanlar; monarşist cephedeki hainlere, vatana ihanet edenlere karşı kendilerine vatansever adını vermişlerdi.
Fakat sonradan bu deyimden karşı devrimciler ve bürokrat takımı kendi bencil amaçları için yararlandılar. Bu nedenle Avrupa'da olduğu gibi Çarlık Rusya'sında da halkın çıkarları adına kaygılanan en namuslu insanlar "vatansever" sözcüğüne karşı çekingen davrandılar. Çünkü o deyimde ulusal şovenizmi ve bürokrat kesimin hiç bir temele dayanmayan kibirlerini görüyorlardı. Sonuç olarak Çar satrapları ele geçirdikleri halkları bu bayrak altında soyuyorlardı.
Çarnosotnikler "vatanseverlik" ayrıcalığını kaparak, "vatanseverlik hislerini" sokak kıyımlarında işçileri, aydınları, Yahudileri öldürmekte gösterdiler. Ve genellikle bu "vatanseverliğe" o zamanlar toplumun en iğrenç tabakalarından bir sürü ve her çeşitten karanlık maceraperest kişi sarılıyordu.
"Vatanseverlik sözcüğü halkın gözünde aşağılandı. Namuslu insanların kendilerini "vatanseverler" arasına katmaları imkansız hale geldi.
Zulüm altında yaşayan, sömürülen, soyulan ve her adımda, bürokratların ve sömürgecilerin aşağılanmalarına uğrayan Rusya'ya katılmış halklar, doğal olarak Rus devletinden nefret ediyorlardı. Ve sanki kamçı ve kırbaç şövalyelerinin "vatanseverlik" çatışmaları, Rus halkının tarihinden yüzlerini baskı yönetimlerine çevirmiş olan ilerici hareket, gitgide artan tempoyla gelişmekteydi.
ilerici güçlerin gericiliğe karşı verdiği savaş, önceleri o zamanki gerçekleri ima yoluyla da olsa belirtmeye yarayan edebiyatı, müziği, resmi kucakladı. Zamanla bu savaşa halkın demokratik kesimleri yaklaşmaya başladı ve onların sayesinde hareket gitgide daha radikal bir hal aldı. Bu yöntem, baskı yönteminin karşıtlarını, Çarlık Rusya'sının karşıtlarını çoğaltıyor; onları bir platformda birleştiriyordu. Bu yöntem aynı zamanda halkın en iyi temsilcilerinin kişiliğinde ulusal desteği yaratıyordu. Edebiyatımızı yücelten, onu onurlandıran ve dünya çapında öne çıkaran, üstün zekalı ve yetenekli yazarlardan, eleştirmenlerden ve gazetecilerden oluşan koskoca bir grup meydana geldi. Yalnız edebiyat değil, Rus müziği, resmi ve bilimi de ulusal kültürün gerçek vatanseverleri olarak en parlak temsilcilerini yaratmaya başladılar.
Onurlarını, saygınlıklarını ve toplumsal durumlarını koruyan bu insanlar, kokuşmuş olan resmi "vatanseverlik"ten kesin biçimden ayrıldılar. Onlar için en yüksek şey halklarına hizmet etmek, onlarda gerçek vatanseverliği uyandırmaktı.Onlar bu yüce amaç uğrunda güç ve yeteneklerini esirgemiyorlardı. Çağdaşları ve gelenek kuşaklar onlardan öğreniyor, onların örneğini izliyor ve yüksek vatanseverlik duygularını onlarla geliştiriyorlardı. Bu insanların saygın vatanseverlik çalışmaları Rus halkının tarihinde pek çok parlak ve anlamlı sayfaları oluşturmaktadır. Çarlık Rusya'sının sempatilerini kazanmaları için halk özellikle onlara gereken saygıyı göstermiştir. Ve parlak anılarını daima saygıyla anacaktır... - Marx ve Engels şöyle söylüyorlardı:
"Bu, komünist bilincin kitlesel olarak doğması için olduğu kadar, bizzat amaca ulaşmak için de insanların kitlesel olarak değişmeleri zorunludur. Bu ise yalnız pratikle, yani, devrimle mümkündür. Dolayısıyla devrim zorunludur. Yalnız egemen sınıfın başka hiçbir biçimde devrilmesi olanaksız olduğu için zorunlu değil, deviren sınıfın tüm eski kötülüklerinden kurtulmuş olması ve yeni bir toplum yaratmaya yetenekli olması ancak devrimle mümkün olduğu için zorunludur." - Sosyalist ahlakın başlıca unsurlarından biri emeğe karşı sevgidir. Fakat ancak işçi sınıfının zaferleriyle emek, insan hayatı için zorunlu olan bir koşul, ağır ve utanç verici bir yük olmaktan çıkarak onur ve kahramanlık davası haline geliyor.
- "Komünizm, sıradan işçilerin emek verimliliğini arttırmak, kendilerine ve 'yakınlarına' değil, onlara 'uzak' olan kimselere, yani önceden bir sosyalist devlette, sonradan da Sovyet Cumhuriyetleri Birliği'nde toplanmış bir bütün olarak tüm topluma on ve yüz milyonlarca insana sağlanan her pud tahıl, kömür, demir ve diğer maddelerin korunması uğrundaki özverili ve ağır emeği aşan kavgaların belirdiği yerde başlar."