- Biz savcılar, hakimleri, genellikle davranışlarında bir bakıma özgür kişiler olarak kabul ederiz. Öyleydiler bir zamanlar ama şimdi değil. Ancak emirlere boyun eğen memurlardan ibaret onlar. Ancak alacakları maaşları düşünen kişiler...Ücretlerinden fazlasına göz diktiler mi ilke falan kalmıyor... Artık istediğiniz kişiyi suçlar, yargılar, mahkum ederler. (Sf: 210 - Altın Kalem Yay. - 1970 Baskısı - Rasin Tınaz çev.)
- İşçiler efendileri için çalışmaya gönderildikleri bağı kendilerini sanmışlar. Oradaki her şeyin kendileri için yapıldığına, işlerinin bu bağda hayatın tadını çıkarmak olduğuna inanmış, efendiyi unutmuşlar, onun varlığını hatırlatan herkesi de öldürmüşler. (Sf: 323 - Altın Kalem Yay. - 1970 Baskısı - Rasin Tınaz çev.)
- Böylesine anlamsız ve iğrenç olabilir mi hayat? Hayat bu kadar anlamsız ve iğrençse, o zaman niye ölünüyor; hem de acılar çekerek?..
- Acıların zaman içinde gitgide artması gibi, hayat da bütün olarak hep daha kötüye gidiyor.
- "İnsan olduğumda hayatta kalmamı sağlayan kendimi kollamam değil, yolda rastladığım bir adamla karısının sevgisidir; bana acımaları, beni sevmeleridir. Öksüz kızlar da onlara acıyıp seven yabancı bir kadının yüreğindeki sevgi sayesinde hayatta kaldı. Bütün insanlar kendilerini düşünüp kolladıkları için değil, içlerindeki sevgiyle yaşıyor."
- On sene önce bir zambak kadar temiz ve eşi bulunmaz olarak tanıyıp kirli bir nefesle soldurduğu bu kıızın şu anki durumuna çok üzülmüştü.
- O yaz, hayatın o keşfetme devrelerine gelmişti ki, orada insan saf, temiz, çocukluk devrine veda eder gibi olur; güzelliğin yeni yeni anlamlarını bulur; yahut şirinlik ve güzelliklere kendisi yeni yeni anlamlar verir, belirsiz ve hoş hayallerle dolu düşüncelere dalar.
- Böylelikle gidişini düşünüşüne uydurmuş, düşüncesini gidişinde incelemeye dönüştürmüştü.
- Bir zamanlar paradan tamamen uzaktı; bugün paradan başka her şeyle ilgisini kesmiş gibiydi.
- "O söylüyor, söylemek ondansa, inanmamak bizden!