"Mutlu olmak için gereken tek şey vardı: Sevmek... Özveriyle sevmek... Her şeyi, herkesi sevmek, sevgiyi bir örümcek ağı gibi çevreye yayarak bu ağın içine her geleni almak..."
Yaşamın boş olduğunu gözlemlemek, öyle büyük bir akıllılık değil. Bu düşünce en eski çağlardan beri dile getirilir; hemde en basit insanlar tarafından bile. Fakat bu insanlar yine de yaşamışlardır ve yaşıyorlar. Herkes nasıl oluyor da yaşamayı sürdürüyor ve yaşamın akla uygunluğundan bir an olsun şüphe etmiyor, bunu anlayamıyorum...
"Kalbinin yumuşamasını sever misin? Yetime merhamet et, başını okşa, ona yediğinden yedir. Kalbin yumuşar..."
Sonunda kendimi inceledim ve içimde neler oluyor diye kendime baktım. Ölmeye ve dirilmeye dair yüzlerce olay hatırladım. Gördüm ki, yalnızca Allah'a inandığımda yaşıyordum. Allah'ı düşünmem yetiyordu, o zaman hemen diriliyordum. O'nu unuttuğum, O'na inanmadığım zamanlarda ise yaşam da yok oluyordu...
Kıyı Allah'tı; yön gelenek, kürekler ise bana verilen özgürlüktü. Ve bunlar bana kıyıya ulaşmaya çabalayayım, Allah'la birleşeyim diye verilmişti..."
"Bir kadını sırf güzelliği için sevmek mümkün mü? Bu bir heykeli sevmek gibi bir şey olmaz mı...?"
"Bir iç hastalık nedeniyle acı çeken bir insanın hâli nasılsa, benim hâlim de öyleydi. Önce hastanın önem vermediği küçük işaretler belirir, sonra bu işaretler gittikçe daha sık tekrarlanır ve zamanla kurtulmanın imkânsız olduğu bir ıstırap haline gelir. Acı giderek büyür ve hasta düşünmeye vakit bulamaz olur. O zaman şunu fark eder ki, kendisinin sağlık içinde yaşarken pek fazla önemsemediği şey, aslında dünyada onun için en önemli olan şeydir: Yani, ölümdür."
Sokrates: "Maddî hayat bir derttir ve yalandır. Bu yüzden maddî hayatın yok edilmesi bir mutluluktur ve biz bunu dilemeliyiz." der. Schopenhauer: "Hayat, olması gereken bir şeydir ama bir derttir; hiçliğe geçiş ise hayattaki tek mutluluktur." der. Hz. Süleyman: "Dünyadaki her şey: delilik ve bilgelik,zenginlik ve yoksulluk, sevinç ve acı; bunların hepsi boştur,hiçtir. İnsan ölüp gider ve ardında hiçbir şey kalmaz. Ve bu saçmadır." der. Buda: "Istırabın, acının, güçten düşmenin, ihtiyarlığın ve ölümün kaçınılmazlığının bilinciyle yaşanmaz. İnsan kendini hayattan, hayatın her imkânından kurtarmak zorundadır." der.
"Eğer insan yaşamı tek başına alt etmek isterse mahvolur. İnsan, yaşamı sadece kendisi için değil, herkes için alt etmek zorunda. Eğer bunu yapıyorsa mutludur, yaşamı da mantıklıdır.."
"Bunu söylemek ne kadar tuhaf olsa da benim için Muhammedilik, Haça tapmaktan (Hıristiyanlık'tan) mukayese edilemeyecek kadar yükseklikte duruyor. Eğer insan, seçme hakkına sahip olsaydı, aklı başında olan her bir insan, şüphe ve tereddüt etmeden Muhammedliği; tek Allah'ın ve onun Peygamberini kabul ederdi..."
Orhan Kemal
Thomas Harris
Ahmed Günbay Yıldız
Nikolay Vasilyeviç Gogol
Osman Nuri Topbaş
Arif Akyol
Konstantin Stanislavski
Ayşe Kulin
Simone de Beauvoir
Miguel de Cervantes Saavedra