Sevgide az ya da çok kavramları yoktur. Her birini başka başka sevmek vardır...
Bir insan bir kimseyi sevince onu bütün olarak ve nasılsa öylece kabul edip sever...
Bir yanağına vururlarsa ötekini de uzatmanın,üzerinden ceketini çekip alırlarsa gömleğini de çıkarıp vermenin buyrulduğu bir dinde aşırılık olur muydu..?
Aşk mı? dedi.Sizin de ilkel düşünceleriniz varmış demek...Aşktan söz eden kim günümüzde..?
? Sizi leylak rengi giysiler içinde hayal ediyorum baloda... Anna gülümseyerek sordu: ? Niçin ille de leylak rengi..?
Ne giyiminde, ne de duruşunda bir özellik vardı ama Levin için onu kalabalık arasında tanımak, ısırgan otları arasında bir gülü ayırt etmek kadar kolaydı. Onunla her şey aydınlanmış gibiydi. Bütün çevresini ışıldatan bir gülümsemeydi o.
Hayatın bütün bu çok zor ve yanıtsız sorularına verdiği ortak yanıtın dışında bir yanıt yoktu. Bu yanıt şuydu: Günün gerektirdiği şekilde yaşamak, yani unutmak...
Bu sefer sahiden öldükten sonra içinde uyandığı öteki alem acaba daha mı rahattır? Yoksa umduğunu bulamadı mı? Yoksa umduğunun çok ötesinde mi buldu. Bunu hepimiz mutlaka en doğru bir şekilde öğreneceğiz...
Her ne kadar insanlar kendileri için kaygı çekmekle yaşadıklarını zannederlerse de, hakikatte onlar yalnız sevgi ile yaşarlar. Kendisinde sevgi olan Allah'a yakındır ve Allah'da ona yakındır, çünkü Allah seveni sever...
Biri seni gücendirirse Tanrı'nın emrine uy ve affet onu; hem hayatın dertsiz kaygısız, hem de vicdanın hep rahat olur...
Sylvia Day
Vehbi Vakkasoğlu
Christy Brown
Hermann Hesse
Charles Darwin
Alberto Manguel
Philippa Gregory
Cengiz Gündoğdu
Elizabeth Noble
Henry David Thoreau