- Çok geçmeden her gün aynı yaşantının sürüp gittiğini; ne onda ne de bende herhangi bir şeyin yenilendiğini, tersine, sanki gitgide gerilediğimizi fark ettim. Kocam benimle ilgili olmayan işlerle eskisinden daha çok uğraşmaya başlamış gibiydi. Beni içine almak istemediğini, kendisine özgü bir dünya yarattığı duygusu vardı içimde. Her zamanki suskunluğu beni sinirlendiriyordu. Oysa onu ne eskisinden daha az seviyor ne de onun sevgisiyle eskisinden daha az mutluluk duyuyordum. Bununla birlikte aşkımız kalıplaşmış gibiydi, daha fazla büyümüyordu. Aşktan başka tedirgin edici yeni bir duygu içimi kemirmeye başlamıştı. Onu sevmek mutluluğuna erdikten sonra yalnızca sevmek az geliyordu bana. Onunla birlikteliğimden beklediğim, yaşamın durgun akışı değil, hareketti. Coşku, tehlike, duygulanmak için hareket istiyordum.Durgun yaşantımızda harcanmayan enerji fazlalığı vardı içimde. Kötü bir şeymiş gibi ondan saklamaya çalıştığım sıkıntı nöbetlerim, onu korkutan şiddetli sevgi ve neşe coşkunluklarım birbirini kovalıyordu. Kocam durumumdaki değişikliği benden önce sezmiş, kente taşınmamızı önermişti; ben yaşam tarzımızı değiştirip mutluluğumuzu bozmaktan korkarak köyde kalmamızı istedim. Gerçekten mutluydum, ama bir yandan çalışıp çabalama, kendimden bir şeyler verme isteğiyle yanıp tutuşurken, bir yandan da bu mutluluğun hiçbir çabaya, özveriye mal olmadan elde edilmesi bana acı veriyordu. Onu seviyor, onun olduğumu biliyor, herkesin aşkımızı görmesini istiyordum. Başkaları onu sevmeme ne türlü engel çıkarırsa çıkarsın ben yine de onu sevmeliydim. Aklım, hatta duygularım başı boş değildi. Ama başka bir gençlik duygusu, huzurlu yaşamımızla doyurulamayan bir hareket isteği vardı içimde.
- Sabahları neşeli, öğle yemeklerinde saygılı, akşamları ise birbirimize sevdalı oluyorduk.
- Bir insan bundan başka ne isteyebilir? Hayatımdan o kadar memnunum ki! Bundan başka bir şey istemiyorum, çok mutluyum," diye sürdürdü konuşmasını. "Bir zamanlar bana mutluluğunu böyle anlatmazdın. Ne kadar mutlu olursan ol, daha başka şeyler beklediğini söylerdin. Ama şimdi ruhumda dışa vurulmamış bir pişmanlık, içimde akıtılmamış gözyaşları varken, sen gene sakin, gene yaşamından mutlusun." diye düşündüğüm halde, şöyle karşılık verdim: "Ben de memnunum, ama çevremdeki her şeyin böylesine güzel olmasından dolayı gene de hüzün duyuyorum. Burası sakin ve çok güzel, oysa içimde bazı şeyler eksik, ruhum karmakarışık, yeni şeyler bekliyor gibiyim. Acaba sende de doğayı seyrederken tattığın zevke karışan bir can sıkıntısı, geçmiş günlerin özlemi yok mu?"
- Zor öğrenir insanlar, çok çok zor! Sayfa:110
- Önemli olan tek bir an vardır, o da şimdidir. En önemli an şuandır; Çünkü bir tek ona sözümüz geçer. En önemli kişi yanında olan kişidir. En önemli uğraş, yanında olan kişiye iyilik yapmaktır. Zira bu, insanın yeryüzüne gönderilme gayesidir.
- Anladım ki insanlar kendileri için yaşıyor görünse de onları yaşatan tek şey sevgidir.
- Günümüzde gururunuz için yaşamayacaksanız hiç yaşamayın daha iyi. Sayfa: 147
- İnsan çoğu zaman, karşısındakinin neyi kanıtlamak istediğini bir türlü anlayamadığı için heyecanlı heyecanlı tartışır durur. Sayfa: 512 İLETİŞİM YAYINLARI
- Onun yakında yüzde yüz öleceğini, hatta şimdiden yarı ölü olduğunu herkes biliyordu. Herkes onun bir an önce ölmesini istiyordu yalnızca. Ama gizliyorlardı bunu. Şişelerden ilaçlar veriyorlardı ona. Gidip ilaç, doktor getiriyorlar, onu da, kendi kendilerini de, birbirlerini de aldatıyorlardı. Bütün bunlar yalan, iğrenç, gurur incitici, rezilce bir yalandı. Sayfa:638 İLETİŞİM YAYINLARI
- İnsanlardan tek kurtuluş yolu onlardan yaralarını gizlemektir. Sayfa:643 İLETİŞİM YAYINLARI