- Bir başka dünyada olsaydı, bu çocuklar kamyonun arkasından koşamayacak kadar aç olmazlardı.
- Savaş onuru ortadan kaldırmaz. Tam tersine barış zamanından çok daha fazla onur gerektirir.
- NW: Lakabım buydu. Bayılırdım. Bahçede -çok geniş bir bahçemiz vardı- "Ben babamın yavru geyiğiyim! Babamın yavru geyiğiyim!" diye şarkı söyleyerek hoplayıp dururdum. Bunun ne kadar kötücül bir lakap olduğunu çok sonraları fark ettim. EB: Efendim? Gülümdüyor. NW: Babam geyikleri vururdu, Mösyö Boustouler
- '' Bir insanı öldürdüğün zaman, bir yaşamı çalmış olursun,'' dedi Baba. ''Karısının elinden bir kocayı, çocuklarından bir babayı almış olursun. Yalan söylediğinde, birinin gerçeğe ulaşma hakkını çalarsın. Hile yaptığın, birini aldattığın zaman doğruluğu, haklılığı çalmış olursun. Anlıyor musun? ''
- Çocuklar boyama kitabı değildir. Onları en sevdiğin renklere boyayamazsın.
- Assef'e 'Ağa' demişti; kısacık bir an, toplumsal sıralamadaki yerini beynine böylesine kazıyarak, onu bir an olsun aklından çıkarmayacak biçimde özümseyerek yaşamanın nasıl bir şey olduğunu merak ettim.
- Savaş onuru ortadan kaldırmaz. Tam tersine, barış zamanından çok daha fazla onur gerektirir.
- Oysa bu, benim görülen değil bakılan, duyulan değil dinlenen biri olabilmek için tek şansımdı.
- Bir insanı geçmişinden dolayı eleştirmek bana mı düşmüştü?
- Onları dinlerken, kim olduğumun, ne olduğumun aslında Baba tarafından, onun insanların yaşamında bıraktığı iz tarafından belirlendiğini fark ettim. Bütün hayatım boyunca, 'Baba'nın oğlu' olmuştum. Ama o artık yoktu. Bana yolu gösteremezdi artık; bundan böyle yolu kendim bulmak zorundaydım. Bu düşünce beni dehşete düşürdü.